2010-05-24

bizim de kendimize göre hayallerimiz var./俺たちにだって、俺たちなりの夢ってもんがあるさ。

 Savaş insanı değiştirir, yüreğindeki önemli noktayı vurup kırır...
Uğur Yücel'in senaryo yazdığı ve yönettiği, Kenan İmizarıolğlu ve Olgun Şimçek'in ise baş oyuncu paylaştığı film ''Yazı tura''yı izlerken aklımın ucunda Rambo'nun* sesi yankı gibi çınlıyordu.
 *Rambo, Sylvester Stallone'un baş oyuncu yaptığı, Rambo serisinin ilk filmi.
 戦争は人を変え、心のなかの大切な部分をぶち壊してしまう。。。
ウール・ユジェル(映画『ニューヨーク アイラブユー』に出演していた画家のおじさん)がシナリオを書き、監督した、そしてケナン・イミザルオールとオルグン・シムシェッキが競演した映画『Yazı tura ※コイントスで「表か裏か」というときの言葉』を見ているとき、頭の隅っこでランボー*の声がこだまのように響いていました。
 * ランボーは、シルベスター・スタローンが主役を張ったランボーシリーズの第1作目。

 ''Hiçbir şey bitmedi, hiçbir şey... O benim savaşım değildi, sen yapmamı istedin... Ülkeme döner dönmez neyle karşılaştım ben. Bana bebek katili diyorlardı. Buradaki hayat benim için boştur boş. Ben iyi savaşçıydım ama burada otoparkının görevlisi bile olamıyorum. Siktir lan herkes nereye gitti... birliğimizde arkadaşlarım vardı ama burada hiç kimsem yok. Oradayken bir çocuk geldi, ayakabbınızı boyayım diye. Ben reddettim ama arkadaşım Joey o çocuğa acıdı ve kabul etti. Ama boya kutusunda bomba saklıyordu o çocuk. Kutuyu açınca... Boooom!! arkadaşımın parçaları bana yapıştı, ben onu kurtarmaya çalıştım ama çıkıyor çiğerleri gövdesinden... hiçbir şey yapamadım. Joey diyordu ''Evime dönmek istiyorum, evime...'' ama onun bacağını bulamadım, bulamadım ben ya...!!'' ... böylece filmin son sahnesinde orduya karşı tek başına savaşabilecek kadar kuvvetli bir adam ağlıyordu.
 「なんにも終わってなんかいない。何にも。あれは、俺の戦争なんかじゃなかった。あんたがやれって言ったんだ。国に帰るや否や何と出会った、俺は。赤ん坊殺しって言ってやがった。ここでの人生は俺にとっちゃ空っぽさ、空っぽ。俺はいい戦士だったけど、ここじゃ駐車場の係員にさえなれないんだ。ちくちょう、みんな何処へ行ったんだ。俺たちの部隊にゃ友達がいた。でも、ここじゃ誰もいない。あそこにいたとき、子どもがやってきたんだ、靴を磨きますって。俺は断ったけど、友達のジョーイはその子がかわいそうで、OKした。でも、靴磨きの箱に爆弾を隠してやがった。箱を開けた途端……ボンッ。友達の一部が俺に張り付いた。俺はヤツを救おうとしたけど、出てくるんだ内臓が体から。何にもできなかった。ジョーイが言ってた。『家に帰りたいんだ。家に……。』けど、ヤツの足が見つけられないんだ。見つけられなかったんだよ、俺は。」こんなふうに、映画の最後のシーンで軍隊を相手に闘えるほど強い1人の男が泣いていました。

 ''Yazı tura'' filminde bulunan iki delikanlı; biri fotbolcuydu ve askerlikten sonra Denizlispor'a trasfer olacaktı, bir gün Fenerbahçe'ye girmeyi hayal ediyordu. Diğeri ise Çiçekçi dükkanı açmak istiyordu... ama ne oldu olnlara? Aslında olanlar çoktan olmuştu... savaşta. İstedikleri o kadar çok değildi ama öyle küçük hayal bile yok etti savaş... En azından diri diri hayata döndükleri için bu şans diyebilirsiniz fakat onların bir kısmı öldürülmüştü, galiba en önemli olan kısmı...
 映画『Yazı tura』に出てくる二人の若者ーひとりはサッカー選手で、兵役を終えた後デニズリスポルに移籍するはずで、いつかフェネルバフチェに入ることを夢見ていました。もう1人はと言うと、花屋を開きたがっていました。けれど、何が彼らに起こったのか。実際、事件はずっと前に起こっていたのでした、紛争で。彼らが望んだことは、それほどたくさんではなかったのに、紛争は小さな夢さえ奪ってしまったのです。少なくとも生きて帰ってこれたのだから、それをチャンスと言うこともできるでしょう。けれど、彼らの一部は殺されてしまっていた。しかも、おそらく最も大切な部分を。

 Eskiden bunları o kadar düşünmemiştim, çünkü Japonya'da askerlik yok. Ama şimdi çok düşünüyorum... Türk arkadaşlarımı. Eğer arkadaşım böyle duruma düşerse ne yapabilirim, bilemiyorum. Sadece ve sadece diliyorum böyle birşey olmasın arkadaşlarıma, hiç de hiç olmasın...
 昔は、こうしたことをそれほど考えませんでした。日本に兵役はないから。でも、いまはすごく考えます、トルコ人の友達のことを。もしも友達がこんな状態に陥ったら、わたしに何ができるでしょう。ただただ、祈るだけです、友達にこんなことが起こらないように。ゼッタイに起こらないように。


 Bu filmde bir tane daha hikaye vardı, çiçekçi dükkanı açmak isteyenin ağabeysinin hikayesi... bir diyalog şöyleydi.
 - Atina'ya gidiyoruz dedi annem, Bilmiyordum orası neresi. Sordum, dedi yeni vatanımız, memleketimiz. Bir eve taşındık Selanik'te. Sekiz yaşındayım, babamı çok özlüyordum. Sen o zaman babamın kucağındasin, bilmiyorsun beni.
Üst katta oturan bir yaşlı adam vardı. Beni çağırıp bana masallar anlatırdı. Bir gün çıktım yanına, oturdum kucağına. Babam gibi kokuyordu. Sonra hep çıktım yanına, oturdum kucağına. Başımı yasladım göğüşüne. Bir gün kaydı bana. Bilmiyorum çocuğum ben o zaman. Zannediyorum hayat böyle.
Ben ibneyim. sen erkek ohh. Tamam mı?
 この映画にはもうひとつの物語があります。花屋を開きたい男の兄の物語。ある台詞はこんなでした。
 「アテネへ行くわよって言ったんだ、母さんが。知らなかった、そこがどこか。聞いたら、こう言った。わが新しい国民、新しい国よって。ある家にに引っ越した、テッサロニキの。僕は8歳だった。父さんがとても恋しかった。お前はそのとき父さんの腕の中にいたんだ。知らないんだ、俺を。
上の階に年老いた男が住んでいた。俺を呼んで物語を聞かせてくれた。ある日そばに行って腕のなかに座った。父さんみたいな匂いがしたよ。それからはいつもそばに行って腕のなかに座った。その胸に頭をもたせかけて。ある日、そいつが俺を犯した。知らなかった、子どもだったんだ。人生ってこういうもんだと思ってた。俺は男娼だ。お前は男さ。分かったか。」

 Herkesin kendine göre derdi var...
 Herkesin kendine göre hayali var... da...
 皆それぞれに悩みがあり、皆それぞれに夢がある、のだけれど。。。

Oyuncu fotoğrafı : Yukarıdan Kenen İmizarıoğlu, Olgun Şimşek ve Teoman Kumbaracıbaşı.
俳優写真:上からケナン・イミザルオール、オルグン・シムシェッキ、テオマン・クムバラジュバシュ

2010-05-13

Sevgi dolu ifadeler / 愛いっぱいの表現 ♥

    Canım, dostum, şekerim, balım, gülüm, ciğerim, koçum, kankam, bir tanem... Türkiye'de sevgi dolu ifadeler çoooook!! Bunlar sadece sevgili arasında değil, arkadaş veya aile arasında da hep kullanılır (sevgiliye ise ''hayatım'' ''aşkım'' ''güzelim'' falan... daha çoooook kullanılan sözler var... ne kadar yazsam da bitmez bunlar). Hatta ''seni seviyorum'' ''sen çok ama çok güzelsin'' ''öpüyorum seni'' ''iyi ki varsın'' gibi sözler de bayağı yaygın.
    ジャヌム(親愛なる人、大好きな人って意味になるかな?)、ドストゥム(わが親友)、シェケリム(直訳すると、わたしの砂糖。英語的に my sugar だけど、友達や家族のあいだでも使う)、バルム(直訳は、わたしの蜂蜜。英語的に my honey で、やっぱり友達や家族にも使う)、ギュルム(直訳は、わたしの薔薇。これは恋人用)、ジエーリム(直訳は、わたしの腎臓肝臓ちゃん〈笑〉、まぁわたしの一部的な意味)、コチュム(直訳は、わたしの牡羊、若い男性に向けて使われる)、カンカム(血を分けた兄弟みたいな感じ。それくらい近い親友という意味)、ビターネム(わが一粒ちゃん。これも恋人用)……トルコでは親愛の情が詰まった言葉がたーくさん。これらは、単に恋人同士のあいだだけではなく、友達や家族のあいだでも、フツーに使われます(恋人に対してなら、「ハヤートゥム/わが人生」「アシュクム/わが愛」「ギュゼリム/わたしの素敵な人」など、まだまだたくさん使われる言葉があります(書いても書ききれません)。さらには「あなたが好き」「あなたって、ホントにホントに素敵な人ね」「キスしてるよ(が直訳だけど、トルコでは出会った時、別れるときに頬にキスしあうので、好きな人に対する「じゃあね」的な意味もある)」「あなたがいて良かった」といった言葉もかなりポピュラーです。
    Japoncada canım, ciğerim gibi ifadeler olmadığından anlatmak zor, of... yoruldum.
    日本語には「ジャヌム」「ジーエリム」といった表現がないので、説明するのが難しい、あー疲れた(笑。

    Ben Türkçe konuşurken ya da yazarken bunları sık sık kullanırım hiç utanmadan. Neden utanayım, zaten bu sözler tam hissettiklerimi anlatabiliyor, ifade edebiliyor.
Ne var ki Japoncaya dönünce söyleyemiyorum herhalde... üzgünüm ama.. Söylemek istiyorum istemesine de oldukça çekiniyorum. Eğer söylesem de karşımdakiler de muhakkak şaşırır ve çekinir, yemin ederim.
    トルコ語をしゃべる時、また書く時、わたしはこういう言葉をよく使います、まったく戸惑うことなく。どうして戸惑う必要があるでしょう。だって、これらの言葉は、わたしが感じていることを説明し、表現し得ているのですから。ところが、日本語になると言えないのです、どうしても。残念ですが。言いたいと思うには思うのですが、かなりためらいます。もし言ったとしても、相手は間違いなく驚くし、引くでしょう。絶対に!

     İşte burada Türkçe konuşmaktan hoşlandığımın sebebi bulunuyor. Ben hissettiklerimi doğru düzgün karşımdakilere iletmek istiyorum ama Japoncada beceremiyorum X*** Oysa ki Türkçede ise söyleyebiliyorum. Birini sevince ona sevgimi gösterebiliyorum bir şekilde hatta kolay kolay. Ne bileyim, Türkçe konuşurken daha çok samimi olabiliyorum çok tuhaf ama. Umarım... Japoncada olsa da söyleyebilirim bir gün bunları...
     そして、ここに、わたしがトルコ語をしゃべるのが好きな理由があります。わたしは自分の感じていることを、そのままストレートに相手に伝えたいのですが、日本語ではうまくできないのです。でも、トルコ語でなら言えてしまう。誰かが好きなら(男と女としてでなく、人として)その人に親愛の情を見せることができる、何かしらの言葉で。しかも簡単に。よく分からないけど、トルコ語で話すとき、わたしはより素直になれるのです。とてもおかしなことだけど。たとえ日本語であっても、こうした言葉が使えたら良いのだけど、いつか。。。