2010-07-29

Likya Uygarlığı / リュキア文明

    Geçen Cumartesi günü, tesadüfen ''Sekai Fushigi Hakken / Dünyanın harikaları Keşfi'' adlı bir TV program izlemiş oldum. Genelde televizyon izlemiyorum ama o gün reklamda ''Bugünkü tema Türkiye'' denince televizyonun başından kalkamadım, Türkiye'yi kaçırmamalıydım ki :))
先週の土曜日、偶然『世界不思議発見』というテレビ番組を見ることになりました。ふつうテレビは見ないのですが、その日は宣伝で「きょうのテーマはトルコ」と言っていてテレビの前から離れられなくなり……。トルコは見逃せませんからっ!!!

    Programda önce İstanbul tanıtıldıktan sonra Akdeniz bölgesinde gelişmiş eski uygarlık Likya'yı tanıtılmaya başladı... Kaş, Myra ve Patara'yı gezip bize gösterilen kalıntıların hepsi çooook güzeldi, bilhassa Myra'daki kaya mezarları... (Türkiye'deyken en çok gitmek istediğim yerlerinden biriydi, burası...) Ve  en çok beni etkileyen konu, Likyalıların tarihte biinen ilk demokratik birliği kurmasıydı ve uzun süre savaşsız kalmasıydı... programda Patara'da bulunan ''Likya demokratik parlamento binası'' da gösterildi ve gelecek sene orada uluslararası bir toplantının düzenleneceği söylendi. Sanırım biz de Likyalılardan öğrenmemiz gerekiyor galiba demokrasiyi...
番組では、まずイスタンブルが紹介された後、地中海地方で繁栄した古代文明リュキアの紹介が始まりました。カシュ、ミラ、パタラをまわって紹介された遺跡はどれもすごく素敵っ!!! 特にミラの岩窟墓地!!(トルコにいた時、ここは最も行きたいと思っていた場所の一つでした) そして、わたしの一番印象に残った話は、リュキア人たちが歴史上で知られる初の民主主義連邦を築いたことと、長いあいだ戦争をしなかったということでした。番組ではパタラに残る〈リュキア民主主義/自治議会ビル〉も紹介され、来年にはそこで国際的な会議が開かれると言われていました。思うに、わたしたちもリュキア人たちから学ばなければいけないのかも、民主主義を。

    Bu arada programda 3 soru soruldu.
ところで、番組では3つの問題が出されました。

1. Camilerde bulunan devekuşu yumurtasından yapılan lamba, camilerde bir hayvanın gelmesini engellemek için kullanılmış. Neyi engellemek için?
1. モスクで見られるだちょうの卵から作られたランプは、モスクにおいて、ある生き物の侵入を防ぐために使われました。
さて、何を防ぐため?



2. Eskiden Likya'ya gelen yabancılar, şehri geçerken kendisini Likyalı gibi göstermek için birşey takmış. Ne takmışlar?
2. かつてリュキアにやってきた外国人たちは街を通る時、自身をリュキア人に見せるためにある物を身につけたとか。何を身につけたのでしょう?

3. Patara'da aşağıdaki kimi doğmuş?
A. külkedisi   B. Noel Baba   C. Denizci Sinbad
3. パタラで生まれたのは、次のうち誰?
A. シンデレラ B. サンタクロース C. シンドバッド

Doğru cevap;
1. Örümcek.. örümcek devakuşu yumurtasının kokusunu sevmiyormuş, bu yüzden bunu asılan yerde örümcek ağı olmuyormuş.
2. Peruk.. tabi kel olduğunu saklamak için değil, Likyalı erkekler genelde uzun saçlıymış... bu yüzden yabancı olduğunu saklamak için peruk kullanılmış.
3. B- Noel baba.. Tabi ki biliyordum bunu :))
正解は……
1. クモ  クモはだちょうの卵の匂いが嫌いらしく、そのためこれが吊られた場所ではクモの巣が張らないのだとか。
2. カツラ  もちろんハゲを隠すためではなく、リュキアの男たちは一般にロングヘアーだったのだとか。だから外国人であることを隠すためにカツラが使われたのだそう。
3. Bのサンタクロース  もちろん、わたしは知ってましたよっ。

2010-07-07

Işığı yanan evler / 明かりの灯った家

Bugün nette bulduğum bir makaleyi çevirmeye çalışacağım.
きょうは、ネットで見つけたあるエッセイを翻訳したいと思います。

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Tıp fakültesini yeni bitirmiş,
pratisyen hekim olarak ilk görev yaptıgım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin saglık ocağına gitmiştim.
Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer.
İlk gece bir eve misafir olmuştum.
Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.
Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti.
Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.
Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu.
Ev sahibine bir şey de diyemiyordum.
Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu.
わたしは医学部を卒業したばかりで、一般研修医として最初の任地・コンヤ県にある町の診療所に行ったのだった。
若く、独身だった。わたしが行ったのは、小さな町だった。
最初の晩、ある家に泊まった。
汽車の駅のすぐそばにある家だった。
夕食のあとチャイが振る舞われ、歓談が行われていた。
わたしは旅の疲れと、やってきた新しい土地への違和感に包まれていた。
時間は過ぎ、わたしは強い眠気に引き込まれようとしていた。
家の主人には、何も言えないでいた。
さらにひとときが経ったが、何の変化もなかった。

Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak:
"Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?" dedim.
Hacıanne:
"Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi.
Merak ettim, tekrar sordum:
"Trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?"
Hacıanne: "Hayır evlâdim, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok.
Ancak burası uzak bir yer.
Trenden buraların yabancısı birileri inebilir.
Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır.
Buraların yabancısı biri geldiğinde,
" ışığı yanan bir ev" bulsun diye bekliyoruz."
家の年寄りであるハジ母さんに「母さん、ここらあたりでは何時頃に寝るんですか」と就寝を促すように尋ねた。
ハジ母さんは「息子よ、わたしたちは汽車を待っているんだよ。もうすぐ汽車がやってくる。それを待っているんだ」と答えた。
気になって、さらにわたしは訊いた。
「汽車に誰か近しい人が乗っているのですか?」
ハジ母さん曰く「いいや、待っている汽車に知り合いはいないよ。けれどね、ここは遠いところだろ。ここを知らない人たちが汽車から降りるかもしれない。この時間、このあたりで明かりの点いている家が見つからなければ、その人は通りに取り残されちまう。ここを知らない人がやってきたときに〈明かりの点いている家〉を見つけてほしいと思って待っているのさ。」

Konya Ovası'nda, ya da bir başka yerinde Türkiye'nin,
trenden inen yabancılar için
"ışığı yanan evler" yerinde hâlâ duruyor mudur?
Yabancılar, yorgun bedenlerini yün yataklarda
dinlendirmeye devam ediyorlar mı?
Aç bir köpeğin önüne bir kap yemek bırakan
kadınlar yaşıyorlar mı?
Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler ?
Bu güzel insanlar, atlarına binip gitmişler.
Bizler, atlarına binip giden güzel insanlara sahip bir
medeniyetin yetimleriyiz.
Çekip gidenlerin doldurulmamış boşluklarında savrulup duran yoksullarız.
コンヤ高原で、あるいはトルコの別の場所で、汽車から降りる見知らぬ人のために〈明かりの点いている家〉は、まだあるのだろうか。
その地に不慣れな人たちは、いまも疲れたその身体を羊毛のふとんで休めているのだろうか。
腹を空かせた犬の前に、一皿の餌を置いてやる女たちはいるのだろうか。
鳥たちに巣を作らせる建物の印はいまどこに?
こうした素晴らしい人々は、遠い過去のものになってしまった。
わたしたちは、いまでは過去となってしまった素晴らしい人々の、文明社会の孤児なのだ。
わたしたちは、いなくなった者たちの埋められることのない空洞で彷徨いつづける、心の貧しき者たちなのだ。

Şâir öyle diyordu:
"Güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler."
Şimdi bu güzel insanlar, neden ve nasıl atlarına binip gittiler ?
Onları ne yıldırdı da bir daha dönmemek üzere,
sessiz sedasız gittiler?
Ey güzel yurdumun güzel insanları! Neredesiniz?
(Prof. Dr. Saffet Solak'ın hâtırası)
詩人はこう詠っていた。
「素晴らしき人々は、素晴らしき馬に乗って(素晴らしき過去の時間とともに)立ち去った。」
いま、こうした素晴らしい人々は、どうして、どのように過去のものとなってしまったのか。
決して帰ってくることのないよう何が彼らを脅し、彼らは音も声もたてずに去ってしまったのか。
あぁ素晴らしき祖国の素晴らしき人々よ。あなた方はいまどこに。
(サフェット・ソラク医学博士の思い出)

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Bu makale ne zaman yazıldığını bilmiyorum. Yazarın dediği gibi şimdi Türkiye'de bile öyle insanlar azalıyordur ama hala kaldıklarına da eminim.
Niye bunu çevirdim, kanımca Türkiye'de öyle güzel insanlar hala kalıyordur... Azalmış olabilir ama öyle adetlerin tamamen kaybolmadığını düşünüyorum ve bunu Japonlara tanıtmak istedim...
Güzel Türkiye'nin güzel insanları... şimdi bile bir yerlerde yaşıyorlardır...
このエッセイがいつ書かれたのか、わたしは知りません。著者が言うように、現在、トルコででもこうした人々は減っているでしょう。でも、まだ残っているはずです。
どうして、これを翻訳したのか。わたしは、トルコでこうした素晴らしき人々が残っていると思うから。少なくなったかもしれないけれど、こうした慣習が完全に失われたわけではないと思うし、それを日本の人々にも知ってほしかったのです。
素晴らしきトルコの、素晴らしき人々は、いまでも、どこかで暮らしているでしょう。