Dün arkadaşımdan bir mail geldi. Bu mailinde Osaka'da oturan bir Türkün, aslında ben de onu tanıyorum da çoktandır görüşemedim, Japon meddahlıklarından biri olan Rakugo'da bir ödül aldığını öğrendim.
きのう、友だちから一通のメールが来ました。このメールで、大阪に住むあるトルコ人ーー実は、わたしも知っているんだけど、ずいぶん会えてないーーが、日本の寄席芸能のひとつである落語で、ある賞をもらったと知りました。
Ödül alan, Osaka Üniversitesi'nde doktora yapmakla birlikte ''Warattei Harito'' mahlasıyla Rakugo yapan Halit Mızraklı. 27-28 Şubat 2010 tarihinde tüm Japonya'nın üniversite öğrencilerine ait düzenlenmiş ''Sakuden Taişoğ'' adlı Rakugo yarışmasına katılıp gösteri yapmış, 193 öğrenci arasında ödül alan 3 kişiden biri olmuş. Bir de Halit, bu yarışmada ödül alan ilk yabancı. Aferin! Aferin! Bravo!!! Türkiye'yi, Türkleri sevenlerin biri olarak ondan gurur duyuyorum!!!
受賞したのは、大阪大学で博士課程をやりつつ、“我楽亭(わらってい)ハリト”の高座名で落語に取り組んでいるハリト・ムズラクル。2010年2月27-28日に全日本の大学・大学院生を対象に行なわれた『策伝大賞』という落語選手権に参加して落語を披露し、193人の学生のなかで受賞者3人のうちの1人になりました。しかも、ハリトはこの選手権で受賞した初めての外国人。すごいっ! すごいっ! ブラーボォォォッー! トルコ&トルコ人が好きな一人として、彼を誇りに思います。
Bu yarışma, 20 Mart'ta sabah 8.00 - 8.50'de NHK BS2 kanalında yayınlanacakmış... Japonya'da oturanlar, kaçırmayın!!! Bu arada bu Halit, oldukça yakışklı :D İşte, izlemek ister oldunuz mu?
この選手権は、3月20日(土)朝8時〜8時50分にNHK BS2で放送されるとか。日本に住んでいる人たちは、お見逃しなく〜!!! ところで、このハリトはかなりの男前です・笑。ってことで、見たくなりましたか?
Türkiye'nin Japonya yılı olan bu sene, Türkiye'de çeşitli gösterleri düzenlenecek de bu güzel haber, Türkiye'de de duyulsun!!!
トルコにおける日本年の今年、トルコではさまざまな催しが行われますが、この素晴らしいニュースも、ぜひトルコで知られてほしいっ!!!
Ödül haberi (Mainiçi Gazetesi'nden): http://mainichi.jp/area/gifu/news/20100301ddlk21200017000c.html
(Japonca)
Ne demek Rakugo? : http://en.wikipedia.org/wiki/Rakugo
(İngilizce)
Warattei Halit'in blogu : http://warattei.exblog.jp/
(Japonca)
2010-03-09
2010-03-05
''Sinan'' adlı bir kitap / 『シナン』という名の本
05 Mart, 2010 - 3月5日(金)
Ankara'dayken, Japonya'ya gidersem mutlaka okurum diye karar vermiştim bu kitabı. Adı ''Sinan''. Yazar Bay Baku Yumemakura'nın kaleminden çıkmış bu eser, Koca Mimar Sinan'ın hayatına dayanarak yazılmış da hayal ürünü şey. Sinan, tarihte sahiden bulunmuş adam ama ne tip kişinin olduğunu gerçekten biliyor muyuz? Hayır... biz hayal kuruyoruz. İstanbul'da bulunan bir hayli camileri veya Edirne'deki Selimiye Cami'yi görürken, onların içine girerken Sinan'ın nasıl birey olduğunu düşünüyoruz. Bu kitabın yazarı, Bay Baku Yumemakura da aynen öyle bizim gibi hayal kurarak bir roman yazmış.
アンカラにいたとき、日本に言ったらゼッタイ読もうと心に決めていました、この本を。タイトルは、『シナン』。作家・夢枕獏氏によって書かれたこの作品は、偉大なる建築家シナンの人生に基づいて書かれていますが、フィクションです。シナンは、歴史上実在した人物ですが、どんな性格の人だったのか、わたしたちは本当に知っているでしょうか。答えはノー。わたしたちは想像しているのです。イスタンブルにあるたくさんのモスクを、あるいはエディルネにあるセミリエ・モスクを見るとき、それらの中に入るとき、シナンがどんな人間であったかを考えるのです。この本の著者、夢枕獏氏もまた、まさしくわたしたちと同じように想像し、1冊の小説を書き上げたのです。
Sinan'ın bu dünyayı terk ettiğinden beri 400 yıldan fazla geçti. Çok şükür, biz hala onun yaptığı yapıları görebiliyoruz fakat nasıl insan olduğunu göremiyoruz. Ancak hayal gücümüz kuvvetliyse görebiliriz, kendimize ait Sinan'ı.
İşte, bu romanda yazılan Sinan, Bay Baku Yumemakura'nın hayal etmesidir. Onun üzerinde yaratılmış Sinan'dır. Buna rağmen romanda bulunan Sinan, oldukça ilgimi çekti. Gerçek değilse bile Sinan'ı önceden daha yakın hissedebildim. Tekrar İstanbul'a... hala gidemediğim Edirne şehrine... gideşim gelip içimde büyüdü. Onun yaptığı camiilerinin içinde onu hissetmek ister oldum.
シナンが、この世を去って400年以上が経ちました。幸運なことに、わたしたちはいまだ彼の作った建築物を見ることができます。しかし、どんな人であったかを見ることはできません。とはいえ、想像力が豊かなら見ることができます。わたしたち自身のシナンを。
さて、この小説で描かれるシナンは、夢枕獏氏が想像したもの。彼のもとで作り上げられたシナンです。にも関わらず、小説に登場するシナンは、かなりわたしの興味を引きました。真実でないにしても、シナンを、以前よりもっと近くに感じることができたのです。もう一度イスタンブルへ、そしてまだ行けていないエディルネの街へ……行きたいという思いが生まれ、心の中で大きくなりました。彼の作ったモスクの中で、彼を感じてみたくなったのです。
Yazar, bir diyalogda çocuk Sinan'ı canlandırmış.
''İsim derken, o isimine sahip olan kişi için değil, başkalar için gerektiğni sanıyorum. Sinan adı, benim için değil, benden başkaların beni seslenmesi için veya beni bilmesi için gerektiğini zannediyorum.''
Bu 10 yaş çocuğun düşüncelerine babası Abdulmennan izleyememiş.
''Ya siz ya annem beni Sinan diye aynı isimde seslenmenize rağmen sizin düşündüğünüz Sinan ve annemin düşündüğü Sinan arasında sanırım bayağı fark olduğunu düşünüyorum.''
'' .......... (babası susuyor)''
''Muhtemelen beni tanıyanların sayısı kadar onlara ait olan Sinan var ve hepsi farklı olmalı. Buna rağmenn beni seslenirken hep aynı ''Sinan'' kullanıyorlar.''
Bu dialog ile çok ilgilendim. Çok mantıklı olduğunu hissetmişim sanırım.
著者は、あるダイアローグで、子どものシナンを活き活きと描いています。
「名前というのは、本人のためじゃなくて、他人のためにあるんだと思う。シナンという名前は、ぼくにとって必要なものじゃなくて、ぼくじゃない人がぼくを呼ぶときや、ぼくを知るために必要なものなんじゃないかな」
この10歳の子どもの思考に、父アブドゥルメンナンはついてゆけない。
「お父さんも、お母さんも、ぼくのことをシナンて同じ名前で読んでいるのに、お父さんが考えているぼくと、お母さんが考えているぼくとは、たぶんかなり違うと思う」
「ーー」
「たぶん、ぼくを知っている人の数だけ、その人の考えるシナンがいて、それは全部違っているはずなのに、ぼくを呼ぶときはいつも同じシナンなんだ」
このダイアローグにとても興味をもちました。すごく論理的であると感じてしまったのです、たぶん。
Ve yazar, Sinan'ın ağzından şöyle bir soruyu çıkartıp beni düşündürdü.
''Eğer bu dünyada tekbir Tanrı varsa... isim bile gerekmediğini sanıyorum...''
Daha önce buraya yazmıştım.
Benim için de bu dünyada tekbir Tanrı var... onun isimi ne olursa olsun, aynı Tanrı'yı farklı isimlerde sesleniyoruz, böyle hissediyorum. Yani yukarıdaki diyalogda Sinan ve ben, aynı duygular paylaşmış gibi hissettim.
そして、著者はシナンの口を通じて次の質問を投げかけ、わたしを考えさせました。
「神が、もし、この世で唯一の存在ならば、名前なんていらないような気がするんだーー」
以前、わたしはこのブログで書きました。
わたしにとっても、この世界には唯一の神がいます。その名前が何であれ、同じ神を異なる名前で呼んでいる、そう感じるのです。つまり、上のダイアローグで、シナンとわたしは同じ気持ちを共有したように感じたのです。
Daha sonra yazar şu diyalogu kurumuş, çocuk Sinan'ın yaşadığı Ağırnas köyündeki kilisenin rahip Joseph ve onun arasında.
Rahip : İsim derken adet yerini bulsun diye kullanılan bir şeydir.
Sinan : .........
Rahip : İsim olunca elverişli olduğundan nesneleri adlandırıp kullanıyoruz. İsim, varoluşunun özüne ait, fakat bizzat özü değil.
Sinan : .........
Rahip : İşte Sinan, senin isimine ne dersin?
Sinan : İsimime mı?
Rahip : Senden Sinan isimini kaldırmış olsak... o zaman bu dünyadan kaybolmış mı olacaksın?
Sinan : Hayır kaybolmuş olmayacağım.
Rahip : Tamam, diyelim ki çiçek. Biz bir çiçeğe lale isimini koymuşuz. Şunu düşün. İsimi koyduğumuzdan mı lale varolmuş? İsimi kaldırmış olsak lale dünyadan kaybolmuş mu olacak?
Sinan : Hayır.
Rahip : Tanrı da aynen öyle.
その後、著者は次のダイアローグを組み立てています。子どものシナンが暮らしたアウルナスの村にある教会の牧師・ヨーゼフと、シナンの間で。
牧師:名というのは、便宜上のものなんだよ。
シナン:……
牧師:名前があると、便利であるから我々はものに名をつけ、それを使うのだ。存在の本質に関わるものだが、本質そのものではない。
シナン:……
牧師:シナン、おまえの名前はどうだね。
シナン:わたしの名前ですか。
牧師:おまえから、シナンという名をとってしまったとしよう。すると、お前はこの世から消滅してしまうかね。
シナン:しません。
牧師:では、花でもよろしい。我々は、ある花にチューリップと名をつけた。これは名をつけたからチューリップが存在したのかね。名をとってしまうと、チューリップは消滅してしまうかね。
シナン:しません。
牧師:神も、これと同じだ。
Bayağı düşündürcü diyalog, değil mi?
Yazar, böylece ilgimi çekip hikayesinin sonuna kadar beni götürdü.
とても感慨深いダイアローグだと思いませんか?
著者は、こうしてわたしの興味を引き、物語の最後までわたしを引っ張っていったのです。
Fotoğraflar, Amazon.co.jp ve Vikipedi'den alınmış.
写真は、アマゾンと、ウィキペディアより引用。
Selimiye Cami'nin dış görünüşü ve kubbesinin iç görünüşü.
セリミイェモスクの外観と、ドーム内装。
Ankara'dayken, Japonya'ya gidersem mutlaka okurum diye karar vermiştim bu kitabı. Adı ''Sinan''. Yazar Bay Baku Yumemakura'nın kaleminden çıkmış bu eser, Koca Mimar Sinan'ın hayatına dayanarak yazılmış da hayal ürünü şey. Sinan, tarihte sahiden bulunmuş adam ama ne tip kişinin olduğunu gerçekten biliyor muyuz? Hayır... biz hayal kuruyoruz. İstanbul'da bulunan bir hayli camileri veya Edirne'deki Selimiye Cami'yi görürken, onların içine girerken Sinan'ın nasıl birey olduğunu düşünüyoruz. Bu kitabın yazarı, Bay Baku Yumemakura da aynen öyle bizim gibi hayal kurarak bir roman yazmış.
アンカラにいたとき、日本に言ったらゼッタイ読もうと心に決めていました、この本を。タイトルは、『シナン』。作家・夢枕獏氏によって書かれたこの作品は、偉大なる建築家シナンの人生に基づいて書かれていますが、フィクションです。シナンは、歴史上実在した人物ですが、どんな性格の人だったのか、わたしたちは本当に知っているでしょうか。答えはノー。わたしたちは想像しているのです。イスタンブルにあるたくさんのモスクを、あるいはエディルネにあるセミリエ・モスクを見るとき、それらの中に入るとき、シナンがどんな人間であったかを考えるのです。この本の著者、夢枕獏氏もまた、まさしくわたしたちと同じように想像し、1冊の小説を書き上げたのです。
Sinan'ın bu dünyayı terk ettiğinden beri 400 yıldan fazla geçti. Çok şükür, biz hala onun yaptığı yapıları görebiliyoruz fakat nasıl insan olduğunu göremiyoruz. Ancak hayal gücümüz kuvvetliyse görebiliriz, kendimize ait Sinan'ı.
İşte, bu romanda yazılan Sinan, Bay Baku Yumemakura'nın hayal etmesidir. Onun üzerinde yaratılmış Sinan'dır. Buna rağmen romanda bulunan Sinan, oldukça ilgimi çekti. Gerçek değilse bile Sinan'ı önceden daha yakın hissedebildim. Tekrar İstanbul'a... hala gidemediğim Edirne şehrine... gideşim gelip içimde büyüdü. Onun yaptığı camiilerinin içinde onu hissetmek ister oldum.
シナンが、この世を去って400年以上が経ちました。幸運なことに、わたしたちはいまだ彼の作った建築物を見ることができます。しかし、どんな人であったかを見ることはできません。とはいえ、想像力が豊かなら見ることができます。わたしたち自身のシナンを。
さて、この小説で描かれるシナンは、夢枕獏氏が想像したもの。彼のもとで作り上げられたシナンです。にも関わらず、小説に登場するシナンは、かなりわたしの興味を引きました。真実でないにしても、シナンを、以前よりもっと近くに感じることができたのです。もう一度イスタンブルへ、そしてまだ行けていないエディルネの街へ……行きたいという思いが生まれ、心の中で大きくなりました。彼の作ったモスクの中で、彼を感じてみたくなったのです。
Yazar, bir diyalogda çocuk Sinan'ı canlandırmış.
''İsim derken, o isimine sahip olan kişi için değil, başkalar için gerektiğni sanıyorum. Sinan adı, benim için değil, benden başkaların beni seslenmesi için veya beni bilmesi için gerektiğini zannediyorum.''
Bu 10 yaş çocuğun düşüncelerine babası Abdulmennan izleyememiş.
''Ya siz ya annem beni Sinan diye aynı isimde seslenmenize rağmen sizin düşündüğünüz Sinan ve annemin düşündüğü Sinan arasında sanırım bayağı fark olduğunu düşünüyorum.''
'' .......... (babası susuyor)''
''Muhtemelen beni tanıyanların sayısı kadar onlara ait olan Sinan var ve hepsi farklı olmalı. Buna rağmenn beni seslenirken hep aynı ''Sinan'' kullanıyorlar.''
Bu dialog ile çok ilgilendim. Çok mantıklı olduğunu hissetmişim sanırım.
著者は、あるダイアローグで、子どものシナンを活き活きと描いています。
「名前というのは、本人のためじゃなくて、他人のためにあるんだと思う。シナンという名前は、ぼくにとって必要なものじゃなくて、ぼくじゃない人がぼくを呼ぶときや、ぼくを知るために必要なものなんじゃないかな」
この10歳の子どもの思考に、父アブドゥルメンナンはついてゆけない。
「お父さんも、お母さんも、ぼくのことをシナンて同じ名前で読んでいるのに、お父さんが考えているぼくと、お母さんが考えているぼくとは、たぶんかなり違うと思う」
「ーー」
「たぶん、ぼくを知っている人の数だけ、その人の考えるシナンがいて、それは全部違っているはずなのに、ぼくを呼ぶときはいつも同じシナンなんだ」
このダイアローグにとても興味をもちました。すごく論理的であると感じてしまったのです、たぶん。
Ve yazar, Sinan'ın ağzından şöyle bir soruyu çıkartıp beni düşündürdü.
''Eğer bu dünyada tekbir Tanrı varsa... isim bile gerekmediğini sanıyorum...''
Daha önce buraya yazmıştım.
Benim için de bu dünyada tekbir Tanrı var... onun isimi ne olursa olsun, aynı Tanrı'yı farklı isimlerde sesleniyoruz, böyle hissediyorum. Yani yukarıdaki diyalogda Sinan ve ben, aynı duygular paylaşmış gibi hissettim.
そして、著者はシナンの口を通じて次の質問を投げかけ、わたしを考えさせました。
「神が、もし、この世で唯一の存在ならば、名前なんていらないような気がするんだーー」
以前、わたしはこのブログで書きました。
わたしにとっても、この世界には唯一の神がいます。その名前が何であれ、同じ神を異なる名前で呼んでいる、そう感じるのです。つまり、上のダイアローグで、シナンとわたしは同じ気持ちを共有したように感じたのです。
Daha sonra yazar şu diyalogu kurumuş, çocuk Sinan'ın yaşadığı Ağırnas köyündeki kilisenin rahip Joseph ve onun arasında.
Rahip : İsim derken adet yerini bulsun diye kullanılan bir şeydir.
Sinan : .........
Rahip : İsim olunca elverişli olduğundan nesneleri adlandırıp kullanıyoruz. İsim, varoluşunun özüne ait, fakat bizzat özü değil.
Sinan : .........
Rahip : İşte Sinan, senin isimine ne dersin?
Sinan : İsimime mı?
Rahip : Senden Sinan isimini kaldırmış olsak... o zaman bu dünyadan kaybolmış mı olacaksın?
Sinan : Hayır kaybolmuş olmayacağım.
Rahip : Tamam, diyelim ki çiçek. Biz bir çiçeğe lale isimini koymuşuz. Şunu düşün. İsimi koyduğumuzdan mı lale varolmuş? İsimi kaldırmış olsak lale dünyadan kaybolmuş mu olacak?
Sinan : Hayır.
Rahip : Tanrı da aynen öyle.
その後、著者は次のダイアローグを組み立てています。子どものシナンが暮らしたアウルナスの村にある教会の牧師・ヨーゼフと、シナンの間で。
牧師:名というのは、便宜上のものなんだよ。
シナン:……
牧師:名前があると、便利であるから我々はものに名をつけ、それを使うのだ。存在の本質に関わるものだが、本質そのものではない。
シナン:……
牧師:シナン、おまえの名前はどうだね。
シナン:わたしの名前ですか。
牧師:おまえから、シナンという名をとってしまったとしよう。すると、お前はこの世から消滅してしまうかね。
シナン:しません。
牧師:では、花でもよろしい。我々は、ある花にチューリップと名をつけた。これは名をつけたからチューリップが存在したのかね。名をとってしまうと、チューリップは消滅してしまうかね。
シナン:しません。
牧師:神も、これと同じだ。
Bayağı düşündürcü diyalog, değil mi?
Yazar, böylece ilgimi çekip hikayesinin sonuna kadar beni götürdü.
とても感慨深いダイアローグだと思いませんか?
著者は、こうしてわたしの興味を引き、物語の最後までわたしを引っ張っていったのです。
Fotoğraflar, Amazon.co.jp ve Vikipedi'den alınmış.
写真は、アマゾンと、ウィキペディアより引用。
Selimiye Cami'nin dış görünüşü ve kubbesinin iç görünüşü.
セリミイェモスクの外観と、ドーム内装。
Subscribe to:
Posts (Atom)