2011-08-19

Son zamanlarda beğenimi kazanan ZAHTER / 最近、お気に入りの''ザフテル''


    Bu yazına kadar zahter bilmiyordum ama bildim bileli çok beğendim. Yazlıkta bir sabah, kayınvalide kahvaltı sofrasına pul biberli zeytinyağı ve zahter koydu. Kayınpeder ise ekmeği bu zeytinyağına bandırdıktan sonra zahtere banıp yedi. Ben de onu taklit edip aynı şekilde yemeyi denedim. Nefis!!!
 この夏までザフテルのことを知りませんでした。でも、知って以来とっても気に入っています。サマーハウスでの朝、義母が朝食のテーブルにペッパーフレーク(http://en.wikipedia.org/wiki/Aleppo_pepper) 入りのオリーブオイルとザフテルを置きました。義父はパンをこのオリーブオイルにつけた後、ザフテルをまぶして食べました。わたしも義父を真似て同じように食べてみました。おいしーっ!!!

    Kayınpeder, ABD'deyken (yani sanırım 30 - 40 sene önce) zehter tanımış, Mısırlı mıydı nereliydi tam hatırlayamıyorum ama Ortadoğulu bir arkadaşından öğrenmiş ve o arkadaştan zahter alıp Türkiye'ye dönmüş. Meğer Türkiye'de de varmış bu güzel koku ve tat veren baharat.
 義父は、アメリカにいた時(おそらく30-40年前)ザフテルを知ったのだとか。エジプト人だったか何人か、ちゃんと覚えていませんが、中東出身の友だちに教えてもらったそうで、その友だちからザフテルをもらってトルコに帰ってきたそう。とはいえ、トルコでもあったのです、このいい匂いと味のスパイスは。

    Sofrada ne yiyoruz, bu tam adeta bağlı. Ege bölgelerde yeşillik, yani otlar yenir ama iç Anadolu'da o kadar yenmez. Yumurta nasıl yenir bu da yaşadığımız aileye bağlı, kimiler omlet şekilde, kimiler haşlanmış şekilde, kimiler ise kızarmış şekilde yer. Mesela küçükken hiç natto (http://tr.wikipedia.org/wiki/Nattō) yememiştim. Natto, Kanto bölgelerdeki (Tokyo taraflarındaki) geneleksel yemek. Kansai bölgelerde eskiden o koku yüzünden o kadar sevilmemiş. Dolayısıyla evimde de natto sofraya çıkmadı (babamın o kadar sevmediği için). Ama sonradan tanıyıp çok beğendim.
 食卓で何を食べるか、これはまさしく習慣によります。エゲ地方では葉野菜、つまり野草が食べられますが、内陸アナドルではそれほど食べられません。卵をどんなふうに食べるか、これもいっしょに暮らしている家族によります。ある人たちはオムレツのように、ある人たちはゆで卵として、またある人たちは目玉焼きのカタチで食べます。たとえば、わたしは小さい頃まったく納豆を食べませんでした。納豆は関東地方(東京方面)の伝統的な食べ物。関西地方では、かつてその匂いゆえにそれほど好まれませんでした。結果的に、わたしの家でも納豆は食卓に上りませんでした(父がそれほど好きでなかったため)。けれど、あとから知ってとても好きになりました。

    Bu arada zahter bayağı sağlıklı bir baharatmış, antik Roma döneminde ise mutfak ve tıp bitkisi olarak biliniyormuş. Eğer markette bulursanız (baharatçıda ise mutlaka bulunur) bir denemenizi tavsiye ederim. Birkaç kez humus yaparken kimyon bulamadığım için onun yerine kullandım ve oldukça güzel oldu.
 ところで、ザフテルはとても健康的なスパイスだとか。古代ローマ帝国の時代には食卓と医療の両方で使われる植物として知られていたそう。もし、マーケットで見つけたら(スパイス専門店なら絶対あります)一度試されることをおすすめします。何度かフムス(ヒヨコ豆のペースト:http://ja.wikipedia.org/wiki/フムス)を作る時にクミンが見つからなくて代わりに使ってみましたが、かなりおいしくなりました。

http://www.baharathane.com/kategori/zahter-nedir

2011-07-23

Beni mutlu ettiğin için teşekkür ederim / わたしを幸せな気持ちにしてくれて、ありがとう。

    Bugün sokakta bir yavru kedi gördüm. Çok küçük, sanki son zamanlarda görmeye başlamış gibi küçücük bir kediydi ve bir arabanın altında bir şeylerden korkuyormuş gibi oturyordu.
 きょう、道で子猫を見かけました。とっても小さな、つい最近目が見え始めたかのような小っちゃな猫で、車の下に何かを怖がっているような感じで座っていました。


    Sonra başka yoldan eve gelirken o yavru kedi ileri sokağın ortasındaydı ve arkasından büyük bir araba geliyordu. Aman, kaç diye içimde bağırdım ama araba geçtikten sonra onu göremedim. Olayın yakınına gidip onun yaşayıp yaşayamadığını bilmek istedim ama cesaret edemedim. 
 そのあと、別の道を通って家に帰るとき、その子猫は道の先の真ん中にいました。その後ろからは大きな車がやって来ています。「ああっ、逃げてーっ!!」と心のなかで叫びましたが、車が通り過ぎた後わたしはその子猫を見ることができませんでした。事の現場に近寄ってあの子猫が生きているのか、いないのか、知りたかったけれど見る勇気がありませんでした。


    Eve gidince 1 litrelik plastik şişenin bir kısmını kesip küçük kase yaptım. Ve süt koyup demin o yavru kediyi gördüğüm yere gittim. Allah şükürler olsun, o yaşıyordu. hiç yaralanmamıştı. Onun önüne süt koydum, o da yavaş yavaş içmeye başladı. Birazdan başka kediler de gelip süt içmeye başladı.
 家に帰ってすぐ1リットルのペットボトルの一部を切り取り、小さな器を作りました。それからミルクを注いで、あの子猫を見た場所に行きました。神さまありがとう! 猫は生きていました。怪我もまったくなし。子猫の前にミルクを置くと、ゆっくりと飲みはじめました。少しして他の猫たちも近寄って来て、ミルクを飲みはじめました。


    Onları görürken çok mutlu olduğumu hissettim. Nasıl bir duygu bu bilmiyorum ama herneyse mutluydum bir süre. Sokakta yaşayan kimsesiz kedilerin bana mutluluk duygularını getirdiği için ben de teşekkür ettim onlara. 
 彼らを見ていると、とても幸せな気持ちになりました。どういう感情なのか分からないけれど、とにかく幸せだったのです、少しのあいだ。通りで暮らしている孤児の猫たちが、わたしに幸せな気持ちを運んできてくれたから、わたしも彼らに感謝しました。


    Galiba çok küçük bir şey bu. Yazmaya değmez diyeler de vardır. Yine de yazmak istedim. Bugün hissettiğim mutluluğumun bir şekilde kalmasını istedim.
 たぶん、とっても小さなことだけれど、書く価値なんてないと言う人もいるだろうけど、それでも書きたいと思いました。きょう、わたしが感じた幸せを何かしらのカタチで残したかったのです。


    Türkiye'de yaz gelince facebook'ta yukarıdaki gibi bir afiş görünmeye başlar; ''Onlar için bu yaz boyunca kapımızın önüne bir kap su bulunduralım.'' Bu, sokakta yaşayan hayvanlar için yapılan bir kampanya.
    Sokakta yaşayan kediler ve köpekler bize zarar vermiyor. Hatta bugün yaşadığım gibi mutluluk duygularını bile getirebiliyor. Evet, bir kap su bırakalım her sokaklara. Bu sıcaklıkta biz yanarken onlar da yanıyor. Biz aynı toprakta BERABER yaşıyoruz.
 トルコでは夏になるとフェイスブックで上のようなポスターが出回ります。「彼らのためにこの夏じゅう、わたしたちの家の前に一杯の水があるようにしましょう。」これは、通りで暮らす動物たちのために行なわれているキャンペーンです。
 通りで暮らす猫や犬たちは、わたしたちに害を及ぼしません。それどころか、きょうわたしが経験したように幸せな気持ちさえ運んでくることができるのです。そう、一杯の水を置きましょう、すべての通りに。この暑さでわたしたちが暑いと感じているとき、彼らだって暑いのです。わたしたちは、同じ星で“ともに”生きているのです。

2011-06-08

İki dilde Japon edebiyatını tatmak / ふたつの言語で日本文学を味わうこと

    Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi, sayı 39'un Japon Edebiyatı baskının hemen hemen hepsini okudum ve gayet beğendim :)
    ラージヴェルト・小説と詩の雑誌、39号の日本文学特集をほとんど全部読み、とても気に入りました。

    Önce arkadaşlarımdan mesaj gelmeye başladı, kendilerinin yazdığı makale, çeviri ya da şiir bulunduğu için bana tavsiye ediyorlardı, ben de hemen kitapçıya gidip aldım.
    まず、友だちたちからメールが来はじめました。彼らの書いた論文や翻訳、詩が掲載されているからと勧めてくれたのです。わたしもすぐに本屋に行って手に入れました。

    En çok beğendiğim kısım ise Ogai Mori'nin Takase-bune adlı bir eserinin ve Ryunosuke Akutagawa'nın Sihir adlı bir eserinin çevirisi. Yeniden öykü okumayı sevdiğimi hatırladım. Yani Türkçede olsa öykü okumak bayağı keyifliydi benim için.
    最も気に入ったコーナーはと言うと、森鴎外の高瀬舟、芥川龍之介の魔法という作品の翻訳。改めて、わたしは小説を読むのが好きなんだと実感しました。トルコ語であっても小説を読むのは本当に楽しいことでした、わたしにとって。


    Bir de okurken merak ettim, bu cümlenin Japoncası neydi diye.
    Mesela...
    また、読んでいるとき気になったのです。この文章の日本語はどんなだったのか。
    たとえば……

    「そういう罪人(ざいにん)を載(の)せて、入相(いりあい)の鐘の鳴(な)るころにこぎ出(だ)された高瀬舟(たかせぶね)は、黒(くろ)ずんだ京都(きょうと)の町(まち)の家々(いえいえ)を両岸(りょうがん)に見(み)つつ、東(ひがし)へ走(はし)って、加茂川(かもがわ)を横(よこ)ぎって下(くだ)るのであった。」
Bu cümle şöyle çevirilmiş; Takase-bune, bu tür bir suçluyu alıp akşamüstü çanının çalındığı sıralarda yola çıkar, siyaha bürünmüş Kyoto evlerinin arasından önce doğuya doğru ilerler, arada Kamo Nehri'nden de geçerek aşağı giderdi.

    「知恩院(ちおんいん)の桜(さくら)が入相(いりあい)の鐘(かね)に散(ち)る春(はる)の夕(ゆう)べに、これまで類(るい)のない、珍(めずら)しい罪人(ざいにん)が高瀬舟(たかせぶね)に載(の)せられた。」
Bu cümle ise şöyle çevilirmiş; Çion mabedindeki kiraz çiçeklerinin akşamüstü çanının sesleriyle döküldüğü bir bahar akşamı, o zamana kadar benzeri görülmemiş ilginç bir suçlu Takase-bune'ye bindirildi.

    Bu cümleler Türklerin gönlüne nasıl yankır bilmiyorum ama okuduğumda ''akşamüstü siyaha bürünmüş Kyoto evleri'' ve ''kiraz çiçeklerinin akşamüstü çanının sesleriyle döküldüğü bir bahar akşamı'' manzarası gözlerimin önünde canlı canlı çizilmiş gibi hissettim. Gecenin siyahlara dönen akşamın havasına sarılmış Kyoto evleri... Akşamüstü çanının seslerine eşlik etmişcesine dökülen kiraz çiçeği yaprakları... eskiden gördüğüm manzara, aniden aklıma geldi o cümleleri okurken.
    この文章が、トルコ人の心にどんなふうに響くのか分かりませんが、読んだとき「夕暮れどき、黒ずむ京都の家々」や「桜の花が、夕暮れ時の鐘の音とともに散る春の夕べ」の景色が眼前にまざまざと描かれたようでした。夜の闇に移り変わる夕暮れの空気に包まれた京都の家々……、夕暮れの鐘の音に寄り添うように散る桜の花びら……。かつて見た景色が、突然思い浮かんだのです、この文章を読んでいるときに。

    İki dilde güzel eserler okumak ne keyifli bir şey :) Çevirenlerin kalemine emeklerine sağlık diyorum ♪
    ふたつの言葉で素敵な作品を読むって、なんて楽しいことでしょう。翻訳者の努力に感謝 ♪ です。

    Eğer Japon Edebiyatıyla ilgileniyorsanız okumanızı tavsiye ederim. Aynı zamanda canım arkadaşım Türkler Özşekerli'nin şiiri de bu sayıda bulunmakta. :) Yalnız 6 lira ile Japon edebiyatıyla tanışma keyfini elde edebilirsiniz.
    もし、日本文学に関心がおありなら、ぜひご一読あれ。それと、わたしの大切な友だちトゥルケル・オズシェケルリの詩もこの号に載っています :) たった6リラで、日本文学を知る楽しさを手に入れられますよ。

2011-06-04

Sebzeli İstanbul / ベジー・イスタンブル

    Bu sefer İstanbul'a gittiğimde en çok hissettiğim şey şu; İstanbul'da yemek çeşitleri çok!!
 今回、イスタンブルに行って最も感じたのはこれ。イスタンブルじゃ、食べ物の種類が多い!!!

    Türk mutfağı derken en çok ne aklımıza gelir? Japonya'ya giden arkadaşım sık sık diyordu ''Türkiye deyince Japonların aklına en çok kebap ve dondurma gelir''. Doğru. Çünkü Japonya'daki Türk restoranına gidersek en çok kebap kelimesini görüyoruz. Sokaklarda da kebap sandvici satılıyor.
 トルコ料理と言って一番思い浮かぶのは何? 日本に行った友だちがよく言ってました。「トルコって言うと、日本人は最もケバブとアイスが思い浮かぶ」って。その通り。だって、日本にあるトルコ料理レストランに行けば、一番よく目にするのはケバブって言葉だもの。通りでだってケバブ・サンドが売られてる。

    Maalesef (ya da çok şükür :D) benim kocam vejeteryan. Genelde et yemiyoruz (benim vejeteryan olmadığımdan bazen ihtiyaç duyduğumda yiyiyorum tabi ama ev yemeklerde et kullanmıyorum). Dışarıda yemek yerken pek çok seçenek yok. Şimdiye kadar İzmir'de vejeteryen restoranı falan görmedim.
 残念ながら(あるいは幸運にも!?)わたしの旦那はベジタリアン。通常わたしたちは肉を食べません(わたしはベジタリアンじゃないのでときどき必要を感じると食べます、もちろん。でも、お家料理では肉を使いません)。外でご飯を食べるときもたいして選択肢はありません。これまでイズミルでベジタリアン・レストランは見ませんでした。

    Ama 6 gün kaldığım İstanbul'da üç farklı vejeteryen restoranında yemek yedik ve hepsi çok lezizdi ♥ Galiba İstanbul'lu için yeni keşfet değil ama burada onları tanıtmak istiyorum. Japonlar için ise Türkiye'ye geldiğinde etten bıktığında gidilebilir diye yazıyorum. Gittiğim üç restoranın hepsi Taksim'e yakın bir yerde. Yani kolay ulaşılabilir.
ところが、6日間滞在したイスタンブルでは3つの異なるベジタリアン・レストランで食事しました。しかも全部美味かった ♥ おそらく、イスタンブルッ子にとっては新しい発見ではないのだろうけど、ここでそのレストランを紹介したいと思います。日本人にとってはトルコに来たとき肉料理に飽きたとき行けますしね。わたしが言った3つのレストランはすべてタクシムの近く。簡単に行くことができます。

    Parsifal; Fransız Kültür Merkezi (aynı zamanda Fransa Başkonsolosluğu)'nin arkasında bulunan Kurabiye sokak üzerinde. Taksim'den girince solda bulabilirsiniz. Sebze burger çok başarılıydı :)
 パルシファル:フランス文化センター(であると同時にフランス領事館)の裏手にあるクラビエ通り沿い。タクシムから入ると左手にあります。野菜バーガー(フムスの揚げ物がメイン)は五つ星☆でした。

    Nature and Peace; Taksim'den girince soldaki üçüncü sokağa (Küçük Parmakkapı sokak'a, Beneton binasının karşısındaki sokak) girin, hemen solda bulabilirsiniz. O gün o kadar aç olmadığımdan çok yemedim ama en azından yediğimiz helim peynirli salata ve falafele on üzerinde sekiz verebilirim.
 ネイチャー&ピース:タクシムから入ると左手3つめの通り(キュチュック・パルマックカプ通り、ベネトン・ビルの向かいの通り)を入って。すぐに左手に見つかります。この日はそれほどお腹が空いていなかったのでたくさん食べませんでしたが、少なくともわたしたちの食べたヘリムチーズのサラダとフェラフェルは10段階評価で8は付けられます。

    Zencefil; Yukarıda yazdığım Parsifal ile aynı sokakta, Fransız Kültür Merkezi'ne daha yakın. Kiş tarzında beş çeşit yemek yedik ve hepsi mükemmeldi :) http://maps.google.co.jp/maps/placehl=ja&um=1&ie=UTF8&q=zencefil,+istanbul&fb=1&gl=jp&hq=zencefil,&hnear=0x14caa7040068086b:0xe1ccfe98bc01b0d0,Istanbul,+Turkey&cid=5147077993146657727
 ゼンジェフィル:前述のパルシファルと同じ通り沿い。フランス文化センターにより近いところ。キッシュ系を5種類食べましたが、すべて最高に美味かったです :)

   Sanırım bütün vejeteryen restoranı, seyahat rehberlerinde bulunuyordur ama gerçekten başarılı!!! Çok beğendim :) Eğer etten bıkarsanız gitmenizi tavsiye ederim.
Bir de Sultanafmet'te bulunan Hint restoranına gidecektik ama bu sefer nasip olmadı, arkadaşlarımıza göre orada da çok güzelmiş :) Bu bilgiler ilginizi çekerse bir deneyin :)
 思うに、すべてのベジタリアン・レストランは旅行ガイドに載っているでしょうが、本当に美味しい。すごく気に入りました。もし、肉に飽きたら行くことをおすすめします。
あと、スルタンアフメットにあるインド料理店にも行くはずだったのだけど、今回は縁がありませんでした。友だちによると、そこもとても美味しいとか。この情報、関心があったらぜひ行ってみてください。

2011-05-23

Geniş gönüllü Türkler / 心のおおらかなトルコ人

    Uzun zamandır bloguma yazmadım ama son zamanlarda blog ziyaretçilerinden yorumlar aldım ve tekrar blog yazma konusunda gaza getirdim :) gerçi blog yaza yaza Türkçemi de biraz da olsa geliştirebilir miyim acaba diye umitleniyorum.
 長いことブログに書きませんでしたが、最近ブログ訪問者からのコメントをもらい、再びブログを書こうという気持ちになりました :)   実際、ブログを書きながらわたしのトルコ語も少しではあっても磨くことができるのでは、と期待しています。

    Artık Türk kültürlerine alıştığım için kolay kolay şaşırmıyorum (en azından şaşırdığımı göstermiyorum) ama bazen içimde ''Vay be'' diyorum.
 もはやトルコ文化には親しんだので、そう簡単には驚きません(少なくとも、驚いていることを表現しません)が、ときどき心のなかで「うわぁっ!!」と言っています。

    Mesela geçen eczaneye gitmiştim, arkadaşımın yerine ilaç almaya. Arkadaşım (artık kocam oldu ama bu başka bir hikaye) hastalandı ama işyerinde olduğundan eczaneye gidemedi ve bana gidip ilaç almamı rica etmişti. Ben de ''Tamam'' dedim fakat içimde ''bu iş olmayacak'' diyordum. Bende onun aldığı reçete yoktu, sadece onun kimliğini göstererek sigorta fiyatıyla ilaç alacaktım.
 たとえば、先日薬局に行きました、友だちの代わりに薬を買いに。友だち(いまでは旦那様になったのですが、それはまた別の話)が病気になったのだけれど、彼は仕事場にいるため薬局に行けませんでした。それでわたしに薬を買ってきてほしいと頼んだのです。わたしは「いいよ」と言いましたが、心のなかでは「無理だよ」と思ってました。わたしには彼がもらった処方箋がなく、彼の身分証明証だけを見せて健康保険価格で薬を買うことになっていたのです。

   Eczaneye gidip arkadaşımın yerine ilaç almak istediğimi söyledim. Onlar ise sigorta kullanamayacağımı, yani ertesi gün reçete getirdiğimde normal fiyat ile sigorta fiyatının farkını geri vereceklerini anlattılar. Ama bende nakit yoktu, kredi kartıyla ödeyebilir miyim diye sorduğumda olmaz dediler (tabi ki olmaz, çünkü öyle yaparsam iş karmakarşık olacaktı.) Buraya kadar hiç birşeye şaşırmadım.
 薬局に行き、友だちの代わりに薬を買いたいと言いました。彼らは保険が利かないこと、というか次の日処方箋を持って行った段階で通常価格と保険価格の差額を払い戻しますと説明しました。ところが、わたしには現金がなく、クレジットカードで払えますかと聞くと、無理とのこと(もちろん無理です。そんなことをしたら支払いがめちゃくちゃ混乱しますから)。ここまでは、わたしもまったく動じませんでした。

   Ondan sonra bankamatiğe gidip para çekeceğimi söylediğimde başka bir eczaci hanım ''Bir dakika, senin arkadaşın kim?'' diye sordu, ben de ona kimliğini gösterince eczaci hanim ''Aa, ben bu adamı tanıyorum, tamam sen ilaç alabilirsin.'' dedi.
Büyük soru işareti. ''? (Ne? alabiliyor muyum???)
Nasıl ödeyeceğimi sorduğumda da ''Gerek yok, yarın reçeteyi getirdiğinde ödersin.'' dedi.
Daha çok büyük soru işareti. ''??? (Neeeeeeeeeeeeeeeee??? O kadar mı bana güveniyor musunuz???)
 そのあとATMに行ってお金を下ろしてきます、と言うと、別の薬剤師の女性が「ちょっと待って。あなたの友だちって誰?」と聞きました。わたしが彼の身分証を見せると「あぁ、この人なら知ってるわ。わかった、あなた薬を買えるわよ」と彼女。
大きな疑問符。(何? 買えるっていうの?)
どうやって支払うのかを聞くと「必要ないわ。明日処方箋を持ってきた時に払ってね」。
さらに大きな疑問符。(??? 何ぃぃぃぃぃいいい? そんなにわたしを信用してるのぉぉおおお?)

   Böylece ilaç alabildim, arkdaşımın da geç saatte eve geldikten sonra nöbet eczaneye kadar gitme zahmeti olmadı.
    Böyle davrananlara ''Geniş gönüllü'' kelimesinden daha uygun kelime var mı acaba? Evet, ben de arkadaşımla beraber daha önce o eczaneye gitmiştim bir kere. Evet sadece BİR KERE. Ama ertesi gün geleceğime inanmış.
 こんなふうに薬が買え、友だちも夜遅い時間に帰宅したあと、夜間営業の薬局まで行く手間が省けたのでした。
 こんな人たちに「心がおおらかな」という言葉以上に相応しい言葉があるでしょうか。確かに、わたしは友だちといっしょに以前その薬局に行ったことがあります、一度。そう、たったの一度だけ。それでも、次の日わたしがやって来ると信じたのです。

   İzban (İzmir Banliyö Sistemi)'nın sefer saatlerini gösteren web sayfasında şöyle yazı bulunuyor; ''Sefer saatlerimiz Aliağa - Cumaovası arasındaki istasyonlara göre düzenlenmiştir. Bu veriler yaklaşık olarak (hem de ''yaklaşık olarak'' kısımı koyu yazmışlar!!) hesaplanmıştır.'' Güzel, ''yaklaşık'' olsun. Yukarıda yazdığım gibi duruma göre geniş gönüllü davranıyorlarsa ben de karşılık olarak geniş gönüllü davranayım :)  İzban, iki - üç dakika gecikse de bir şey demeyeyim.
 イズバン(イズミル郊外システムー電車)の時刻表を表示するウェブサイトには、こんなことが書いてあります;「時刻表はアリアーとジュマーオバス間の駅ごとに表示されています。この時刻は大体のものとして(しかも「大体のものとして」の部分が太字です)計算されています。素敵。大体がいい。前述のように状況に応じておおらかな心で対応されるなら、わたしもそれに応じておおらかな気持ちで処します。イズバンが2〜3分遅れたって、何にも言いません。:D