2024-08-09

Japonya'da, Türkiye'de, Paris Olimpiyatlarında görünen çifte standart! / 日本で、トルコで、パリ・オリンピックで見られるダブルスタンダード

   Bu hafta Japonya'da iki önemli tören yapıldı. 

 今週、日本ではふたつの重要な儀式が行われました。

   Biri 6 Ağustos'ta Hiroshima'da, diğeri ise 9 Ağustos'ta Nagasaki'de, ikisi de atom bombası kurbanlarının ruhlarını teselli etmek ve dünyada kalıcı barış için dua etmek amacıyla düzenleniyor.

 ひとつは8月6日、広島で、もうひとつは8月9日に長崎で、ともに原爆犠牲者の霊を慰め、世界の恒久平和を祈念する目的で開催されています。

   Ve bu sene biraz olaylı oldu. Nagasaki belediye başkanı, İsrail'i davet etmeyince ilk başta Japonya'daki Amerika Büyükelçisi buna karşı çıktı. Yine de Nagasaki Belediye Başkan'ı geri adım atmayınca Amerika G7 ülkeleri ile konuştu - Sonuç: Amerika, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya büyükelçileri ve de Avrupa Birliği elçisi de törene katılmadı. (Amerika, İngiltere ve İsrail Büyükelçileri ise Tokyo'da bir tapınakta düzenlenen anma törenine katılmış bu arada)

 そして今年はちょっと事件が起こりました。長崎市長がイスラエルを招待しなかったのを受け、まずは在日アメリカ大使が異議を唱えました。それでも長崎市長が決定を変えなかったためアメリカはG7各国に要請を出した結果:アメリカ、イギリス、カナダ、フランス、ドイツ、イタリア、そして国連大使も式典に参加しませんでした。(アメリカ、イギリス、イスラエルの三国は東京のお寺で開催された法要に参加したそうです)

    Barış tören düzenleniyor, burada savaşta olan ülkelerini çağırmamak, bir mesajdır. Amerika başta olmak üzere büyükelçiler, ''Politikayı bılaştırmaması gerektiğini'' dile getirmiş ama törenin amacı barış ise, barışa uymayan hareketlerde bulunan ülkeyi kınamak (Nagasaki Belediye başkanı, bu şekilde ifade etmemiş ama) normal değil mi?

    Biri Twitter (şu anki X)'de yazıyordu: ''İsrail'e politik düşüncesi ile dokunmak, uluslararası zımni anlaşma'' imiş fakat bu tamamen çifte standart!

 平和式典が開催されようとしていて、そこで戦争中の国を招待しないというのは、メッセージです。アメリカをはじめとする各国大使は「政治を持ち込んではならない」と言ったようですが式典の目的が平和であるとするなら、平和に則さない行動を見せる国を厳しく批判することって(長崎市長はこういう形で表現はしなかったようですが)普通のことじゃないの?


    Türkiye'ye bakarsak 2 Ağustos'tan beri instagram yasaklanmış durumda.

    Bu olay şöyle gelişmiş: 31 Temmuz, İletişim Başkanı Fahrettin Altun sosyal medya platformu X hesabı üzerinden İsmail Haniye'nin ölümü sonrası taziye mesajı yayımlamış ve Instagram'ın Haniye ile ilgili paylaşımları engellediğine dikkati çekerek, "Heniye'nin şehadeti dolayısıyla insanların taziye mesajı yayınlamasını herhangi bir gerekçe göstermeden engelleyen sosyal medya platformu Instagram'ı da şiddetle kınıyorum. Bu çok açık ve net bir sansür girişimidir" ifadelerini kullanmıştı.

    Bana kalırsa, burada da çifte standart uygulanmış durumda. İlk başta ne oluyor dedim ama sonradan ne olduğunu öğrenince Türkiye'nin davranışı da pek yanlış olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Yani Türkiye'nin kararına karşı çıkacaksak, instagram'ın kararına da karşı çıkalım diyorum.

 トルコへ目を移すと、8月2日以降、インスタグラムが禁止された状態です。

 この件は、以下のように起こりました:7月31日、通信大臣のファフレティン・アルトゥンがソーシャルメディアのX(元ツイッター)アカウント上でハマス最高幹部イスマイル・ハニイェの死後、哀悼のメッセージを発表し、同時にインスタグラムがハニイェ氏に関係した投稿をブロックしたと指摘しつつ、「いかなる理由をも示さずにハニエの殉教に対する人々の追悼メッセージの投稿を妨害しているSMSプラットフォーム・インスタグラムも強く非難する。これは明白な検閲の企てである」と言いました。

 この件に関するわたしの意見は、ここにもダブルスタンダードが適用されている、ということです。最初は、何が起こってるの?と思いましたが、後で何があったかを理解してみれば、トルコの対応は大きく間違っているとは思いません、正直なところ。トルコの決定に対してプロテストを起こすなら、同時にインスタグラムの対応にもプロテストすべきだと思います。


   Paris Olimpiyatları ise 24 Temmuz'dan beri devam ediyor. (Açılışı 26 Temmuz'da yapıldı ama okçuluk, futbol, hentbol vb. yarışmalar, 2 gün öncesinden başlamıştı)

   Eskiden Türkiye'de Olimpiyatlar pek popüler değildi, fakat gittikçe ilginin arttığını hissediyorum. Türk oyuncuların madalya elde etmeleri güzel bir şey. Yine ben ilgimi kaybediyorum - çok paragözlü spor festival olduğu için, artık amatör sporcuların yarışması olmadığı için. Ve en çok burada da çifte standart gördüğüm için. 

 パリ・オリンピックは、7月24日から開催されています。(開会式は26日でしたが、アーチェリーやサッカー、ハンドボールなどはその2日前から開催されていました)

 昔はトルコでオリンピックは特に人気があるわけではありませんでしたが、時を経るに従って人々の興味が高まったように思います。トルコの選手がメダルを手にするようになったことも素晴らしいことです。それでも、わたし自身は興味を失っています。ー 経済的な貪欲さが目に余るスポーツの祭典であること、もはやアマチュアスポーツ選手の大会ではないこと、が理由。そして最たる理由は、ここでもダブルスタンダードがあるからです。

   Paris Olimpiyatları'nın başladığında Japon filozof sayın Kohei Saito şöyle demişti: Paris Olimpiyatlarına boykot ediyorum. Bir sürü sebebim var: Aşırı ticarilik hoşuma gitmiyor ama daha ziyade ''Sportwashing / Spor ile para aklama''ya karşıyım - yani İsrail sorunları. Rusya, savaş nedeniyle olimpiyata katılamıyor, fakat İsrail katılabiliyor. Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Filistin'i işgalinin uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirten çığır açıcı bir tavsiye niteliğinde görüş yayımlandı. O halde Paris Olimpiyatlarına katılıyor. Hem uluslararası toplum hem de Uluslararası Olimpiyat Komitesi İsrail'i kabul ediyorsa ben buna karşıyım...

 パリ・オリンピックが始まった時、日本の哲学者・斎藤幸平氏がこう言っていました:パリ・オリンピックをボイコットしています。たくさんの理由があるのですが、行きすぎた商業主義が気に入らないし、それよりも何よりも「スポーツウォッシュ」には反対です。つまり、イスラエルの問題。ロシアは戦争を理由にオリンピックに参加できないのに、イスラエルは参加できる。国際司法裁判所がイスラエルのパレスチナ占領は国際法に違反している、という画期的な意見勧告を発表しました。にもかかわらず、パリ・オリンピックには参加している。国際社会やIOCが認めても、僕はこれに反対します。

   Ben de tam aynı fikirdeyim. Bu çifte standartlardan bıktım. 

   Sosyal medya instagram'ın yasaklanması benim için de hoş değildi ama aslı sorun orada mı, tekrar düşünsek mi? Sorun sadece Türkiye'de mi? Yoksa Amerika'daki özel şirketinin kararında mı? 

 わたしもまったく同じ意見です。こうしたダブルスタンダードにはもううんざり。

 ソーシャルメディア・インスタグラムの禁止措置はわたしにとっても嬉しいものではありませんが、本当の問題はそこにあるんでしょうか? わたしたちはもう一度考えてみる必要があるのでは? 問題はトルコだけにあるのでしょうか? それともアメリカの私企業の決定にあるのでしょうか?

2024-07-10

Nazar değdi / ナザール・デーディ: 邪悪な目に触れる

   Kötü bir şey olduğunda Türkiye'de şöyle denir: ''Nazar değdi''.

 悪いことが起こった時にトルコではこう言います。「ナザール・デーディ / 邪悪な目が触れた」。

   Nazar kelimesinin anlamı, TDK (Türkiye Dil Kurumu) sözlüğüne göre ''Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançılık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala, mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk; göz''.

   Türkiye'de nereye giderseniz gidin, hediyelik eşyalarında kesinlikle ''Nazar boncuğu'' denilen, genelde mavi renkli göz süsü bulunuyor. Eskiden ben de bunu çok severdim ve alırdım. Hiç çıkarmadan taktığım kolyem de nazar boncukludur. (10 seneden fazla takıyorum ve bu sene baharda kopmuştu. Tamirciye götürünce 5 dakikada tamir etti, ben de takmaya devam ediyorum) Yani bir bakma ben de inanıyorum... belki yanlış olabilir ama Japonya'daki omamori, yani muskalar gibi düşünüyorum.

   Bu arada kolye koptu, tabak kırıldı derken de ''Nazar çıktı'' denir. Sahibinin yerine o nesne nazarı aldı (sahibini kurtardı) anlamında. Bu deyiş içime siniyor.

 「ナザール」という言葉の意味は、トルコ言語協会の辞書によると「特定の人にあると信じられている、嫉妬や称賛の目で見られたときに人や家、もの、財産、さらには無生物にさもたらされると信じられている不運、妬みの目」。

 トルコのどこへ行こうと、お土産物屋さんには必ず「ナザール・ボンジュウ」と呼ばれる、通常は青い目の飾りが売られています。かつてはわたしもこれが好きで、よく買いました。外すことなく身につけているネックレスもナザール・ボンジュウがついています。(10年以上身につけていて、今年の春に切れてしまった。修理に持っていくとものの5分で直してくれたので、また身につけ続けています)つまり、ある意味わたしも信じている、と言っちゃうと違うけど、日本のお守りみたいな感覚かな、と思っている。

 ところで、ネックレスが切れたとか、お皿が割れたとかってときは「邪悪な目が出ていった/消えた」と言われます。持ち主の身代わりにその物が邪悪な目を受けた(持ち主を救った)と言う意味で。この言い方は納得できます。


   Yine de ''Nazar değdi'' dendiğinde azıcık rahatsız hissedebiliyorum. 

   Mesela 11 Mart 2011'de Japonya'da büyük bir deprem ve tsunami oldu, pek çok kişi beni görünce geçmiş olsun demekle beraber ''Nazar değdi'' dedi. Bu şekide söylenmesini yediremedim kendime.

 それでも「邪悪な目が触れた」って言われると、ちょっと居心地が悪く感じてしまう。

 例えば2011年3月11日、日本で大きな地震と津波が起こって、たくさんの人がわたしをみると「お大事に」という言葉とともに「邪悪な目が触れた」って言ってた。この言い方、どうしても素直に受け取れなかったんだよなー。


   2020 yılından beri yazın serin diye Uluborlu / Isparta'daki eşimin anneannesinden kalan eve geliyoruz. 2022 sonbaharında yerde kurutulan cevizlerin üstüne basıp kaydım, bileğimi kırdım. Bu sene kurban bayramı haftasının sonuna doğru, yine koltuğun ayağına vurup ayak serçe parmağımı kırdım.


   Yine ''Nazar değdi'' dendi. Yine sindiremiyorum bu deyişi. Uluborlu'da ikinci kez kemiğmi kırdığım için de akrabamızdan biri ''Kurban kesmen lazım'' dedi. O kadar kemiğim kırılıyor ki burada, değen nazar da büyük, artık kurban kesip bu nazarları gidermem gerekiyormuş. (Tabi ki öyle bir şey yapmam, belki kurşun dökerim - şaka :) )

 2020年から夏は涼しさを求めてウスパルタのウルボルルにある連れ合いのおばあちゃんが残してくれた家にきています。2022年の秋には胡桃の上を踏んでしまって滑って転び、手首を骨折。今年も犠牲祭の週の終わりにソファの足に足の小指をぶつけて骨折。

 ふたたび「邪悪な目が触れた」って言われました。やっぱり消化できない、この言い方。ウルボルルで2回の骨折のため、親戚のうちの一人は「(邪悪な目を祓うために)犠牲をお供えしないといけないな」とまで言う。それほど骨折しちゃってるから、触れた邪悪な目の力も強大で犠牲をお供えせずには祓えないと。(もちろん、そんなことはしません。もしかしたら“クルシュン・ドケリム(民間信仰で、鉛を溶かして水の入った容器に落とし、その形で邪悪な目や病気を防ぎ、また治療するもの)” ー ウッソぴょーん!


   Yeni bebek doğduğunda kutlamaya gidersek, ''Maşallah maşallah, çok güzelsin, nazar değmesin'' deriz. Bu cümledeki ''Nazar değmesin'' beni çok rahatsız etmiyor. Japonya'da da yeni doğan çocukları korusun diye ''Mayoke / Musuka'' ''Yakuyoke / Kötü büyü ve/veya uğursuzluk giderme'' oluyor. Yeni doğan bebek, bu dünyaya geldikten yaklaşık 1 ay sonra ilk defa shinto tapınağına götürülür, hem doğumu kutlanır hem de sağlıklı büyüsün diye dilek tutulur - o zaman bebeğin alnına kırmızı bir işaret veya yazı yazılır. Mesela bu da bir uğursuzluk giderme inanışından geliyor. 

 赤ちゃんが生まれた時にお祝いに行って「マッシャラー、マッシャラー(これも邪悪な目が触れないようにという祈りを込めて言われるお守りのような言葉)、素晴らしい赤ちゃんね、邪悪な目が触れませんように」とは言います。この文脈での「邪悪な目が触れませんように」には居心地悪さを感じません。日本でも新しく生まれた子どもをお守りくださいと魔除けや厄除けはありますから、そのせいかな。赤ちゃんが産まれて約1ヶ月後、初めて神社にお参りする際、産まれたことを祝い、また健やかに育ちますようにとお願いします。そのとき、赤ちゃんの額に赤い印や文字が書かれます。たとえば、これもまた悪霊祓いの信仰から来ています。


   Fakat özellikle doğa felaketinden dolayı bir şey olduğunda ''Nazar değdi'' denmesi, aynı şey gibi gelmiyor bana. Söyleyenlerin kötü niyeti olmadığını biliyorum. Ağız alışkanlığı gibi bir şeydir. Belki ''Nazar değdi'' demek ''Nazar gitsin, bitsin uğursuzluğu gidersin'' anlamında söyleniyordur ama nedense sindiremiyorum bu deyişi. 

 それでも、特に自然災害で何か起こったときに「邪悪な目が触れた」っていうのは、同じことじゃないように思うのです。言っている方には悪気がないのは分かっています。言い慣れた言い回しぐらいのものでしょう。もしかしたら「邪悪な目が触れた」というのは「邪悪な目が祓われて、悪運不運が取り払われるように」という意味で言っているのかも。それでも、どうやってもこの言い方は消化不良を起こす。

   Neden böyle hissediyorum bir düşündüm. 

   Sanırım, ''Nazar değmesin'' derken daha kötü bir şey olmamış. İlerde kötü bir şey olmasın dileğini dile getiriyor burda. Aksine ''Nazar değdi'' ise olan olmuş. Sebebi nazar olsa başka bir şey olsa fark etmiyor, olmuş şeye sonradan bahsedildiği için içime sinmiyor galiba. 

 どうしてこんなふうに感じるのか、ちょっと考えてみました。

 おそらく「邪悪な目が触れませんように」と言うとき、まだ悪いことは起こっていない。将来悪いことが起こらないようにという願いを込めてここでその気持ちを伝えています。反対に「邪悪な目が触れた」はもう起こったこと。理由が邪悪な目であれ、何であれ、関係ありません。起こってしまったことに後から言及しているからどうも座りが悪いのです、たぶん。


   Uluborlu'da kemiğimin kırılması, bana kalırsa tesadüf. Eşime kalırsa benim ''Tez canlılığından dolayı''. Biraz yavaş hareket edersem önlenebilecek bir şey. Tabi bu huyumu kolay kolay değiştiremiyorum. Türkçede de denir ya ''Huylu huyundan vazgeçmez'' diye. Japoncada da deriz ''Küçük yaştayken edindiği huy, yaşlansa da değişmez''. 

 ウルボルルで骨折したのは、わたし的には偶然。つれあいに言わせればわたしの「イラチな性格のせい」。もう少しゆっくりと動けば防ぐことができること。もちろん、わたしのイラチな性格は簡単には直せない。トルコ語で言うじゃないですか。「一度ついた習慣/性格は治せない」。日本語でも言います。「三つ子の魂百まで」。


   Her neyse bundan sonra kemiğimi kırmamam lazım - artık yaşlanıyorum!! 

 とにかく、これからは骨折しないようにしなくちゃ。もう若くはないのだから!

2024-06-24

Bir o kadar yakın ama o kadar uzak, Sakız Adası / とーっても近くて、同じぐらい遠いキオス島

    Bu sene çok hareketli geçiyor.

    Yıl başında Japonya'daydık, Şubat sonu döndük, sonra bir süre Ankara'ya gittik.

    Mart sonu, seçim için oturma kaydı olan Göcek'e.

    Nisan başları, Ramazan Bayramında araba ile 5 gün İstanbul'a - ama şehir içinde değil, dışında bir yere. Bayram hareketleri ile ters hareket olduğu için hiç trafiğe yakalanmadık.

    Mayıs başı eşimin yeğeninin düğüne katılmak üzere tekrar Göcek'e. Sonra bir önceki yazıda bahsettiğim gibi tekrar İstanbul'a. İzmir'e döndükten iki gün sonra kayınvalideler İzmir'deki yazlığa geleceği için oraya. Oradan da bir noter işi için Sakız adasına gittik. (Pazar sabahından feribota binip, Pazartesi işi halledip akşamki feribot ile döndük)

    Şimdi ise Uluborlu'dayız. Artık bütün yaz burada yavaş yavaş, rahat rahat geçireceğimizi umuyoruz. Pek hareket etmeden, buranın tadını çıkaracağız.

 今年はとても移動が多い。

 年初は日本で過ごした。2月末にトルコに戻り、その後ちょっとアンカラに行った。

ウルボルルのお花

 3月末は選挙があったので、住民票のあるギョジェキへ。

 4月の最初、ラマザン・バイラムの時には5日間イスタンブルへー街中ではなく、郊外だったけど。バイラムの国民大移動とは逆方向の移動だったため、渋滞には巻き込まれれなかった。

 5月の最初、つれあいの姪っ子の結婚式に参加するため再びギョジェキへ。その後ひとつ前のブログに書いたように再びイスタンブルへ。イズミルに戻った2日後には義母たちがイズミルにあるサマーハウスに来ることになっていたので、そちらへ。そこから公証人手続きのためにキオス島へ行ってきた。(日曜の朝にフェリーボートに乗り、月曜日に手続きを済ませて夕方のフェリーボートで帰宅)

 現在はウルボルルにいます。もう夏の間はずっとここでゆっくりと、心おだやかに過ごしたい。あんまり移動せず、この田舎の良さを存分に満喫したい。

    Evet, bugün Sakız Adasından bahsedeceğim:

    Sakız Adası, Çeşme / İzmir'deki feribot iskelesinden yaklaşık 30 dk - 1 saatte gidilebilecek bir Yunan adası. O kadar yakın ki, Yunanistan'da olduğumuz halde hep Türkiyedeki telefon ve internet hattı kullanabildik. Arada bağlantı kopabiliyor fakat kıyılarıda çekiyor, sadece 2 gün olduğu için bu kesik bağlantı yetti bize.

    Evet, bir o kadar yakın ama farklı bir ülke.

 さて、今日はキオス島について話したいと思います。

 キオス島は、イズミルにあるチェシメのフェリーボート乗り場から約30分〜1時間程度で行けるギリシャの島。それほど違いので、ギリシャにいるけれども、ずっとトルコの電話電波、インターネット電波を使うことができた。ときどき接続が途切れたけれど、湾岸では繋がったし、2日しか滞在しないのでこの接続の切れる電波で十分だった。

 そう、それほど近い、けれどとっても異なる国。

    En çok şaşırdığım şey ise orada çöplerin ortalarda olmaması. İlk gün, yeldeğirmeni olan yere gittik. Bir adam tek başına denizde keyif çıkarıyordu. Deniz, Davutlar'daki Milli park içindeki plajlara benziyor, çakıl taşlı küçük plaj ama o sahilde hiçbir çöp görmedim. Oturulacak bankalar var, orada yemek yiyenleri de gördüm. Demek ki çöpleri kendileri toplayıp götürüyor ya da oralarda bir çöp tenekesine atıyorlar. 

    Akşam, güneş batarken de bu sefer şehir merkezinden havalimanı tarafına uzanan yolu takip ettik. Denizi gören yol olduğu için oldukça koşu, yürüyüş yapan var. O yol üzerinde de plaj var, bu taraf kumlu. Yanında bir bakkal da mevcut. Fakat yine çöp görmüyorum. Bir tane görürüm herhalde dedim ama bir tane bile görmedim. Bu bir gerçek. Bu arada sadece plajda değil, bütün yol boyunca çöp görmedim.

 一番びっくりしたのは、キオス島ではゴミが落ちてないってこと。最初の日、風車のある場所に来ました。男性がひとり、海で泳いでた。海はダブットラルの国立公園内の浜辺のよう(アイドゥン県クシャダスにある国立公園)。小石の広がる小さな浜辺なのだけど、チリひとつ落ちていない! 人々が座れるベンチもあるし、そこで食事している人たちもいた。つまり、みんな自分のゴミは自分で持ち帰っているか、そこにあるゴミ箱に捨てている。

 夕方、陽が落ちる頃、今度は街の中心から空港方面へと伸びる道を歩いた。海を臨む道なので、たくさんのランナーやウォーキングをする人がいる。その道の途中にもビーチがある。こちらは砂浜。そばには売店も。けれどやっぱりゴミが落ちていない。ひとつくらいは落ちてるだろう、と思っていたけど、落ちていない! これ、本当の話。ところで浜辺だけでなく、3キロほどの道程でまったくゴミは落ちていなかった。

    Geçen Almanya'da oturan bir Türk arkadaşım yazdı bana. ''Burada çöpümüzü kendimiz taşıyoruz kamyona'' (Kendisi şikayet için söylemedi bunu. Türkiye'de hemen hemen herkes şımartılmış olduğundan bahsediyor) 

    İlk Türkiye'ye gezmeye geldiğimde de ''Neden yollara çöp atılıyor?'' diye sormuştum. Cevap şuydu: Çöpçüler temizliyor.

 先日、ドイツに住むトルコ人の友人がメッセージを送ってきた。「ここじゃあ(家の)ゴミは自分たちで持ってくのよ、ごみ収集車に」(彼女はこれを不平不満として言ったのじゃあない。トルコではほぼすべての人が甘やかされている、と言う意味で言ったのだ。)

 初めてわたしがトルコに旅行に来た時、「なんで道にゴミを捨てるの?」と聞いたことがある。その答えは「清掃員が掃除するから」。

     Bu sadece sokaklarda başlamıyor bence. Evdeyken yemek yiyince anne götürsün değil, herkes kendi tabağını mutfağa götürse? Okulda da kantinde bir şeyler yedikten sonra çöpleri bırakmamayı öğretse? Kendi sınıfını kendileri temizlese? (Kendi temizlediği zaman kirletmeden kullanmayı da öğrenir) Alışveriş merkezindeki yemek katında yediklerimizi kendimiz toplayıp götürsek? (IKEA'da yapıyoruz bunu, değil mi?) 

 これは、ただ通りでだけ起こることじゃないと思う。家にいる時、ご飯を食べたあとお母さんが持っていってくれたらいい、じゃなく、自分で使った皿を台所に持っていったら? 学校の売店で何かを食べたあと、そのゴミをそのままにしちゃいけないって教えたら? 自分たちの教室を自分たちで掃除したら?(自分でやると汚さずに使おうってことも覚える) ショッピングセンターのフードコートで食べたものを自分で処理したら?(イケアではみんなやってるよね?)

    Bu tarzı konuları konuşunca ''Eğitim şart'' diyenler olur ama buradaki eğitim üniversiteye kadar okumak ile alakalı değil. İnsanlık eğitimi ile alakalı. Çünkü üniversiteden  mezun olunca çöp atmıyor değil. Marmaris'in bir koyunda Sadun Boro anma gününe gittiğimizde onun yüzü bastılırmış tişört dağıtıldı. Oraya gelenler hepsi eğitimli, hayat tecrübeli olan insanlar. Ama 2 metre ötede çöp torbası olduğu halde tişörtün ambalaj plastiğini bırakıyorlardı. 23 Nisan etkinliğinde sokaklarda olan saksılara çöp sıkıştıranları gördüm. Yine çöp kutusu 3 metre ötede. Pazartesi sabahı İzmir sahilinde yürürsek rezalet durumu görüyorsunuz.

    Biri temizliyor düşüncesi, hiçbir şey güzelleştirmiyor. Belediyeler de sokaklar süpüren çöpçü çalıştırmayı bıraksınlar. Başka bir şey için çalışsınlar. 

    Yakınımızdaki bir ülkede çöp yok, ama burada dopdolu... Bu tamamen alışkanlıklar ile alakalı. Bir gün de olacak bir şey değil ama bir yerden başlamamız lazım.

 こういったことを話題にすると「教育が大切」って言われるけど、ここでいう教育は大学まで学ぶこととは関係がない。人としての教育ってこと。なぜなら大学卒でもゴミを捨てているから。マルマリスでサードゥン・ボロ氏の追悼式に行った時も、彼の顔がプリントされたTシャツが配られた。そこに来ている人たちはみんな大学教育を受けた、人生経験を積んだ人たち。でも2メートル先に用意されたゴミ袋があるにも関わららずTシャツを包装していたナイロン袋をそのままにしていらっしゃった。4月23日のイベント(トルコの子どもの日)でも、通りにある花壇にゴミを押し込んでいる人たちを見た。ゴミ箱はわずか3メートル先にあるのに。月曜日にイズミルの海岸線を歩けば目を覆う状況、ご存知でしょう?(ゴミだらけです)

 誰かが掃除するから、片付けるから、という考えは何の役にも立たない。市や町も、通りを掃く清掃員を働かせるんじゃなくて、別の仕事をさせた方がいい。

 あんなに近い場所なのに、ゴミがなくて、ここではゴミだらけ。これって完全に習慣の問題だと思う。もちろん1日で変わることじゃないけれど、どこからか始めなくては!

2024-06-16

Ah İstanbul, İstanbul... / あぁ、イスタンブル、イスタンブル...

    Mayıs sonu - Haziran başı, 6 günlüğüne İstanbul'a gittim.

    30 Mayıs'ta eşimin arkadaşının stand-up gösterisi olacaktı, 3 Haziran'da da İzmir'deki Japonya Derneği: JİKAD - Japonya İzmir Kültürler Arası Dostluk Derneği başkanı Arzu, Japonya İmparatorundan Yükselen Güneş, Altın ve Gümüş Işıklar Nişanı alacaktı. (Tabi sözde İmparator diyorum, ama kendisi gelmiyor, onun yerine Japonya Konsolosluğunda verildi. Bu arada Mayıs başında Japonya'ya gidip İmparator Sarayı bahçesinde düzenlenen, İmparatorun da katıldığı törene de gidebiliyormuş, Fakat Arzu arkadaşları ile beraber güzel bir gün geçirmeyi tercih etti, İstanbul'da konsolosun konağında aldı) 

 5月末〜6月初め、6日間イスタンブルに行きました。

 5月30日につれあいの友人のスタンドアップショーがある予定で、6月3日にはイズミルの日本協会・JİKAD - 日本イズミル文化友好協会の協会長アルズが日本の天皇から旭日双光章という勲章を授与される予定でした。(天皇って言ってますが、実際に天皇が来るわけじゃなく、イスタンブルの日本総領事から授与。ところで5月の最初に日本に行って皇居の庭で開催される、天皇も参加する式典に行くこともできたのだとか。アルズは友だちたちと一緒に佳き日を過ごしたいとイスタンブル総領事の官邸で勲章を戴きました)


    Biraz  sözü uzattım. Asıl bugün yazmak istediğim şuydu: İstanbul taksileri.

    Ya arkadaşım, böyle taksi mi olur? Hemen hemen hiç durmuyor. bir yerden bir yere gidelim derken hiç durdurmak imkansız.

    İlk taksim'e indiğimde valizler var diye taksiye binmek istedik ama tabi gitmek istediğimiz yer yakın diye iki taksi reddetti bizi. Biri ''Ya ben buranın yabancısıyım da... nasıl gideceğimi bilmiyorum'' dedi, (Allah belanı versin, sen bilmeden nasıl taksi şöförü olursun, daha iyi bahane uydursana en azından!!!) diğeri ise ''Orası çok yakın'' dedi. (İkincisine ikna olduk, en azından doğru dürüst ifade ettti yani) Böylelikle valiz çeke çeke Cihangir'deki otele kadar yürüdük.

    Sonra sabahtan adaya gidelim diye kadar verdik. Ben Karaköy'den feribot çıkacağını düşündüm ama Kabataş'tan çıkıyor. Acilen taksiye binmemiz gerekiyor ama her gelen taksi bizi durmadan geçiyor. Bir tane durdu, Kabataş'a kadar götürdü, taksimetre 50 TL idi ama şöför ''indi bindi 90 lira'' dedi. Tarıtışacağımız vakit yok, tamam 90 TL ödeyip çıktık. Başta ''Dolandırıldık mı acaba?'' dedik ama  internetten bakınca gerçekten en düşük fiyat 90 TL imiş. Öyleyse yakın diye reddetme yani!!!

 ちょっと前置きが長くなりました。今日ここで書きたかったのはこれ:イスタンブルのタクシー。

 冗談もほどほどにしろっ、こんなタクシーってある? ほぼほぼつかまえることができないのです。ここからあそこまで行こうってのに、まったく捕まらない。

 最初、タクシム広場に来た時にスーツケースもあるし、タクシーで行こうと思ったのですが、近くだからと2台のタクシーが拒否。ひとりは「自分は、この辺の地理あんまり知らないから」と。(なめとんか、おんどりゃー! あんたが知らんで、どうやってタクシー運転手やってんだ。少なくとももうちょっとマシな言い訳考えろーっ!)もう一人は「そこはめっちゃ近いやん」と。(2台目の返事には納得しました。とりあえず正直に言うとる)こうして、私たちはスーツケースを引きながらジハンギリにあるホテルまで歩きました。

 その後、朝から島(ヘイベリ島ーイスタンブルには1時間ほどで行ける島々があります)に行こうと決めました。カラキョイからフェリーがあると思ったのですが、実際はカバタシュから。急いでタクシーに乗らなければなりません。けれど来るタクシーは皆素通り。やっと1台止まってカバタシュまで連れてってくれました。メーターは50リラだったけど、運転手は最低料金90リラだと。ここで議論する時間はなく、90リラを支払って降りました。最初はボラれたか? と思いましたが、後で調べてみると本当に最低料金90リラでした。だったら「近い」という理由で乗車拒否するなよ!

    Aslı olay bundan sonra başlıyor. O gün 31 Mayıs'tı ve Taksim meydanında Gezi Parkı protestosunun 11. yıldönümü olarak bir araya gelelim deniyordu. Biz turistiz, gitmiyoruz ama erken akşam (daha akşam 5 olmadan) Kabataş'a döndük, füniküler ile Taksim'e kadar gidecektik. Fakat girişi kapalı. Nedenini anlayamıyoruz. Yapacak bir şey yok, biz yürüyerek Taksim'e kadar gittik. Taksim meydanı, tamamen barikatlar ile çevirilmiş, her yerden polis kaynıyordu. İstiklal Caddesi'ne yan tarafından giren sokaklar da her köşesinde barikatlar var, polisler var. Bu nedir? 

    15 Temmuz demokrasi bayramı diyorsunuz ama demokrasi böyle bir şey mi yani. Yapmak istiyorlarsa yapsınlar, kendini özgürce ifade etme hakkıları var. Fakat o gün saat 15:00 civarı, İstanbul Valisi tarafından Taksim meydanı'na ulaşabilecek metro hatları kapatılmış ve yürüyerek otele dönmek zorunda kaldık. 

    Otele döndüğümüzde bu ne böyle diye sorduk: Biz alıştık dediler. Hep yapıyorlar dediler. 1 Mayıs olsun, Gezi yıldönümü olsun, insanların bir araya gelecek zamanı, bu şekilde engelliyorlarmış! Valla 15 Temmuz demokrasi bayramında ne yapacaklar merak ettim. * Pardon doğru adı ''15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'' imiş. 

    İnsanların bir araya gelmesi istenmiyor, ama bir yandan da başka bir gün olunca ''Birlik'' olabiliyor nasıl çelişikilik bu.

 そして本当の事件はこれから始まります。その日は5月31日で、タクシム広場ではゲズィ公園のデモ運動の11周年が企画されていました。私たちはツーリストなので行く気はありませんでしたが、夕方早め、5時前にカバタシュに戻り、地下ケーブルカーでタクシム方面に戻る予定でした。ところが入り口が閉まっています。理由がわかりません。かと言ってなすべきこともなく、歩きでタクシムまで戻りました。そこは完全にバリケードで囲われ、集められた警察官がそこかしこに! イスティクラル通りに繋がるすべての横道にもバリケードが築かれ、警官がゴロゴロ。なんだこれ!?

 7月15日は民主主義の日って言うけど、民主主義ってこんなこと? したいことができる、それぞれが自由に自分を表現する権利がある。けれど、あの日午後3時ごろ、イスタンブル県知事(日本語にするとこうなるけど、実際には選挙で選ばれる人ではなく、国から任命される人なので、日本の県知事とは違う)がタクシム広場に通じるメトロなどを停止したそう。おかげで私たちは歩いてホテルに帰るハメに陥った。


    Neyse konu bu değil. Konu İstanbul taksisi.

    3 Haziran, kaldığımız otelden başka bir otele geçiyoruz, ve otele taksi çağırmasını istedik. Gelmiyorlar dediler. Yani ancak 30 dakikada gelir diyor. Ne? Neden? 

    Diyorlar ki genelde havalimanına gitmiyorsa taksiler gelmiyormuş. O zaman butik otelde kaldığımız için böyle muamele görüyoruz diye düşünmüştüm ama yanılıyormuşum. 

    O gün otelden İstanbul Konsolosluğun konağına gidiyoruz. Tören akşam 7'de başlıyor ama erkenden çıkalım diye 6'a 10 kala filan çıkıyoruz. Otele taksi çağırmasını istedik. Yine aynı cevap: Havalimanına gitmediği sürece gelmiyor. Oteldekiler de yardımıcı olamıyor. Çaremiz yok.

 それは置いといて。主題はこれじゃなく、イスタンブルのタクシー。

 6月3日、それまで滞在したホテルから別のホテルに移ろうと、ホテルにタクシーをお願いしました。ホテル側は「来ない」と。来ても30分以上かかる、と。はぁ? どう言うこと?

 ホテルの人が言うには、通常空港に行く、という場合でない限りタクシーは来ない。その時は小さなホテルに泊まったからこんな扱いなのか?と思ったのですが、どうやらそうではなかったのです。

 同日、別のホテルからイスタンブル総領事の官邸へ向かおうとしていました。授与式は夜7時からですが、早めに出ようと6時10分前に外へ。ホテルへタクシーをお願いしましたが、やはり同じ返事。空港に行かない場合は来ない。ホテルのスタッフもこの件はサポートできない状態。万事休す。

    Otelin yol karşısında bir taksi duruyor, biz de oraya gidiyoruz ama içinde şöför yok. İstanbul'da şu an büyük tabelada ''Über çalışıyor'' yazıyordu ama bu normal über değil, yine taksilere gidiyor tüm çağırılar için. Über'den de çağırdık ama yine gelmiyor. Yapacak bir şey yok, otobüs durağına kadar yürüdük, orada otobüs bekleyerek taksi çevirmeye deniyoruz ve Allah'tan bir tane durdu, hemen bindik. Yoksa törene geç kalacaktık. 

    Törende İstanbul'da oturan biri ile tanıştık, taksi konusunu konuştuk. Turist de olsa İstanbul'da oturan olsa fark etmez, taksi yakalamak mümkün değil dedi. Aslında olması gerekenin 3'te bir mi ya da 2'de bir mi, o kadar az taksi varmış. O yüzden millet zor durumda, fakat taksi koperatifi de sayısı çoğalmasını istemiyormuş, kendilerini korumak için. Durumu dehşet verici. 

    Bu seferki İstanbul deneyiminden İstanbul'a gitme hevesimi kaybettim. Tabi ki sadece İstanbul'da olanlar var ama bizde Vali bey gibi özel şöför yok, araba yok. İlla toplu taşıma veya taksiye binmek zorundayız. Ama ortada taksi yok. Yok! Yok! Yok! 

 ホテルの向かいの道に止まっているタクシーを見つけ、そこまで行ってみたけれど中に運転手がいない。イスタンブルでは現在大きな広告板に「ウベル、動作中」と書いてある。でもこれはみんなが知っているウベルじゃなく、リクエストはすべてタクシーに行くようになっている。ウベルからも呼んでみたけどやはり来ず。もう万策尽きた、とバスの停留所に向かい、バスを待ちながらタクシーを捕まえようと手を挙げる。神はいるもの! 1台が止まり、なんとか乗れた。乗れなかったら、勲章授与式に間に合わなかったよ。

 授与式でイスタンブルに住む方と知り合い、タクシーについておしゃべりした。観光客であろうが、在住者であろうが関係なし。イスタンブルでタクシーを捕まえるのは至難の業なのだとか。実際、必要なタクシー数の2分の1、あるいは3分の1しかタクシーが動いていない状態で、みんなタクシー飢饉。それなのにタクシー協会は自分たちを守るために数が増えるのを良しとしない。もう最悪の状態。

 今回のイスタンブルの体験を踏まえ、もはやイスタンブルは行きたいと思う場所でなくなった。もちろんイスタンブルにしかないものもたくさんある。でも、私たちには県知事みたいに自分専用の運転手がいるわけでも、車があるわけでもない。とにかく公共の交通機関かタクシーを利用するしか方法がない。けれど、タクシーはいねーっ! いねーっ!っつったらいねーっ!

    Türkiye oldukça hayret verici bir ülke. Bu 1 - 2 sene enflasyon oranı yılda %70 civarı. Yani 2 senede 1.5 kat fiyatlar yükseldi demek. Kiralar arttı, 1 senelik sözleşme var ve kirası 1 senede 2 kat 3 kat oluyor. Böyle yaşanmaz diyorum ama yaşanıyor bir şekilde. Alışveriş merkezi, insanlar ile dolu. Herkes dışarıda yemek yiyor. Taksiye karşı şikayetler dolu, ama durum değişmiyor ve insanlar bir şekilde uyum salıyor. Valla bravo!

 トルコは本当に驚く国です。ここ1ー2年のインフレ率は年70%ほど。つまり、2年で価格が1•5倍になったってこと。賃貸料も高騰中だし、1年の賃貸契約で、1年後には2倍、3倍の賃料が要求される。これじゃあ住めない、と思うのだけど、なぜかみんな生きている。ショッピングセンターは人でいっぱい。みんな外でご飯を食べたりしている。タクシーに対しても不平不満は溜まる一方。でも、状況は変わらない。人々はなんとかその暮らしに沿って生きている。ほんと、すごい。

2023-03-06

Kabustan bir ay... / 悪夢から1ヶ月...

    6 Şubat 2023, güzel ülke Türkiye kabus içindeydi ve o kabustan çıkamıyor hala.

 2023年2月6日、素晴らしい国トルコは悪夢の中にいました。そして、その悪夢からまだ抜け出せていません。

   Sabah karanlığında 4:17'de büyüklük 7.8, öğlen 1:24'te büyüklük 7.5 olan iki deprem Türkiye'nin Güney Doğu bölgesini şiddetli bir şekilde salladı. Normalde televizyon programlarını izlemiyorum ama o günden kaç gündür hem televizyon haberlerine, bir de twitter paylaşımlarını sık sık takip ettim, etmeden edemedim. 

 未明の朝4時17分にマグニチュード7.8の、昼の1時24分にマグニチュード7.5という二つの地震がトルコの南東部を酷く揺るがしました。ふつうはテレビ番組を見ないのですが、その日から何日間か、テレビのニュースとツイッターのツイートを頻繁にチェックしました。せずにはいられませんでした。

   Bu depremden sonra hemen yazmak istedim ama yazmadım, çok kızgındım, sinirliydim ve duygulandım, o anki halim ile yazarsam yanlış bilgi de verebilirim diye düşünüp kendimi tuttum. 

 この地震の後、すぐに書きたいと思ったのですが、書きませんでした。とても怒っていたし、イライラしていたし、感情的でした。あの時の状態で何かを書けば間違った情報を伝えることになると考えて自制しました。

   Bugün depremden tam 1 ay geçti. Bu bir aydeki izlenimimin başında şu gelir: Bu bir depremdi, kimse önleyemediği doğa affetti fakat bir yandan da insan yapımı afeti idi. 

   Neden böyle hissettim, nedeni çok iyi anlatan bir makale var, hem Türkçe hem de Japonca olarak. Benden daha güzel anlattığı için buraya paylaşıyorum (Link veriyorum ama bu link bir gün yok olur diye en altta fotoğraf olarak da paylaşıyorum, zaman geçse de okunabilecek halde kalsın istiyorum çünkü.) 

    İngilizce makale: How corruption and misrule made Turkey's earthquake deadlier. Yolsuzluk ve kötü yönetim Türkiye'nin depremini nasıl daha ölümcül hale getirdi. 

    Japonca makale: Herşey Erdoğan yüzünden - Türkiye'nin felaketi, Cumhurbaşkanının yarattığı 'insan yapımı felakettir'. 

 今日、地震からちょうど1ヶ月が経ちました。この1ヶ月、わたしが感じたことの筆頭に来るのは、地震だったけれど、誰にも防ぐことのできない自然災害だったけれど、一方でこれは人災だった、です。

 どうしてわたしがそう感じたのか。その理由をとてもよく要約した記事があります、トルコ語でも日本語でも。わたしよりも上手に説明してあるのでここにシェアします。(リンクを貼りましたが、このリンクはいつかなくなってしまうので、一番下に写真としてもシェアしています。時間が経っても読むことができるよう残ることを望んで)

 英語の記事:腐敗と悪政がいかにトルコの地震を致命的にしたか。

 日本語の記事:すべてエルドアンのせいートルコの大惨事は大統領の人災だ。

   Düşünsenize, yıkılan binanın altında aileniz, akrabanız, arkadaşlarınız olduğunu biliyorsunuz, sesini duyuyorsunuz ama kimse gelmiyor kurtarmaya. Bir gün değil, iki gün değil, kaç gündür gelmiyor. Veya arama kurtarma ekibi gelse bile makina yok deyip bir şey yapamıyor, daha komut gelmedi diye harekete geçmiyor falan filan... aklım almıyor. 

 考えてみてください。倒壊したビルの下に家族が、親戚が、友だちがいるのを知っていて、彼らの声を聞いているのに、誰も助けに来てくれない。1日じゃなく、2日じゃなく、何日も来ない。あるいは救援隊が来ていても重機がないからと何もできないでいる。まだ指示が来ていないからと行動しない、、、など、考えられません。

   Bunun fevkalade büyük deprem olduğunu biliyoruz, bazı şeylerde yetersiz kalmasına da anlayış gösterebilirim ama beni en çok kızdıran devletin bu seneki seçimi düşünüp hareket etmesi. Mesela ''Asrın felaketi'' diye bir hesap çıktı Twitter'da, depremden birkaç gün sonra. Ve ''Bu sadece bir deprem değil, dünya tarihinin en büyük felaketlerinin biridir'' diyordu. Bayağı da siyaset kokuyordu bu hesaptan. Sanki bu kadar büyük depremde kimse bir şey yapamazdı diye devlet koruyordu, devlet yöneten biri savunuyordu. Her şeyden önce halk düşünmesi gerekirken, depremzedeleri en öncelikte olması gerekirken kendilerini koruyama çalışıyordu bu hesap. (Ve şu an bu hesap yok oldu, neden acaba?) İnsan hata yapabilir ama bu hesap hata üstüne hataydı. O an benim içinde tamamen bitti bu devlet. 

 これがあり得ないほどの大きな地震であったことは知っています。ある部分で十分な働きができなかったであろうことも理解できるつもりです。けれど、わたしを最も怒らせたのは政府が今年の選挙を考えて行動したことです。例えば「世紀の大惨事」というアカウントが登場しました、ツイッターで。地震の数日後にです。そして「これはただの地震ではなく、世界史でも稀に見る大きな惨事である」と書いてありました。ものすごく政治臭のするアカウントでした。まるでこれほど大きな地震では誰も何もできないのだと政府を守っていた、政府を牛耳る者を擁護していた。まずは何よりも国民のことを考えるべき時に、被災者を最優先すべき時に、自分たちを守ろうとしていたあのアカウント。(そして、そのアカウントは現在存在しない。どうしてだろう?)人は失敗を犯し得るけれど、あのアカウントは過ちの上のさらなる過ちだった。あの時、わたしのなかで現政権は完全に終わりました。

* * * * * *

   Depremden sonra hemen deprem bölgesine yardıma giden tüm ekibe gerçekten saygı duyuyorum ve içten teşekkür ediyorum. Fakat organize işleri pek başarılı olmadığından ekibin tüm gücü tam kullanılmamış gibi oldu takip ettiğim twitter haberlerine göre. Özellikle ilk bir hafta içinde.

 地震後すぐに現地へ救助に駆けつけたすべてのグループは本当に尊敬に値するし、心から感謝しています。けれど、それを組織することが上手くいかず、救助隊はその力を存分に発揮することができなかったようでした、フォローしているツイッターのツイートによると。特に最初の1週間は。

    Deprem bölgesine bir sürü ülkeden arama kurtarma ekibi de geldi. O zaman öğrendim ki, onlar oldukça profesyonel. USAR/US&R diye bir şey duydunuz mu? Ben bu sefer ilk öğrendim. Bunun seviyeleri de varmış da yurtdışından gelenlerin çoğu üst seviye USAR'mış veya buna eşdeğer güce/deneyime sahip. Ki deprem bölgesine arama kurtarmaya gittikten sonra 72 saat kendi kendine yetinecek ekipmana sahip olması bekleniyormuş. Yani kendilerin çadır kurup yatmaları başta olmak üzere su, yemek (kuru, konserve), mobil tuvalet vb. hepsi kendi ekipmana dahilmiş. Deprem bölgesinde her şey kaybeden kişileri kurtarmaya gittiği için tabi ki kendilere yetinecek şeylere sahip olması oldukça mantıklı. 

 被災地にはたくさんの国からも救助隊がやってきました。その時に知ったのですが、彼らは相当のプロフェッショナル。USAR/US&R ということをご存知でしょうか? わたしは今回初めて知ったのですが、これにはレベルもあって、海外からやってきたほとんどの救助隊はトップレベルのUSARであるか、それと同等の能力と経験を持っているとか。だから被災地へ救援隊として入った後72時間は自給自足できる装備を持つことが望まれているそう。つまり自分たちでテントを張って寝るのはもちろん、水、食料(乾燥、缶詰)、携帯トイレなど、すべて彼らの装備に含まれているのです。被災地にすべてを失った人たちを助けに行っているのですから当然と言えば当然ですが。

   Depremden sonra bir sürü insan yardıma gideyim diye gittiler, gitmeye çalıştılar. Buna gerçekten saygı duyuyorum. O kadar hızlı harekete geçebilmeleri, hakikaten harika bir özelliği Türklerin. Fakat yukarıda yazdığım gibi, kurtamaya gitmişlerse kendi kendilerine yetinmeleri de gerekiyor. Devletin organizasyon kötü, onu biliyoruz. Biliyorsak, onlardan bir şey istemeyelim, en azından baştaki birkaç gün... Bunu gerektiğini düşünüyorum.

 地震後にたくさんの人が救助に行こうと現地に赴かれたり、行こうと努力されました。これには本当に敬意を表します。あれほど迅速に行動できるということは、本当に素晴らしいトルコ人の特徴だと思います。けれど、前述しているように救援のために行ったのなら、自給自足することが必要です。政府の組織力が悪い、ということはわかっています。だったら、彼らから何かを求めるのではなく、少なくとも最初の数日は自分たちで解決する。そういうことが必要だと思います。

* * * * * *

   Şimdiden düşünürsem 12 Kasım'da yapılan deprem tatbikatı bu feraketin prologuydu sanki. 12 Kasım'da tatbikat olacağını biliyordum ama ne olacak hiç tahmin edemedim. O gün İzmir Alsancak'taydım, bir sergiye gitmiştim ve sonrası bir kafede oturuyordum. Akşam 7 civarında benim telefon garip şekilde çalmaya başladı. Başta ne olduğunu anlamadım ama bu sanırım deprem alarmıydı fakat 5 kişi beraber otururken sadece benim telefonum çaldı. 1 saat sonra ben, eşim ve arkadaşımız üçümüz beraber yemek yerken arkadaşın telefonuda da alarm çaldı. O kadar. Eşimin telefon hiç çalmadı bile. Ve hiçbir yerde deprem ile ilişikin bir tatbikat yapılmadı. Hiçbir şey olmamış gibi oturmaya devam etti, kafedeki elemanlar, restorandaki elemanlar hiçbir şey olmamış gibi çalışıyordu. 

 今から考えると11月12日に行われた地震の防災訓練は、この惨事の序章のようです。11月12日に防災訓練があることは知っていましたが、何があるのか全く予想がつきませんでした。あの日、わたしはイズミルのアルサンジャクにいました。ある展覧会に行って、その後喫茶店で座っていたのです。夕方7時ごろ、わたしの電話が変な風に鳴り始めました。最初は何が起こったのかわかりませんでしたが、おそらく地震警報だったのです。けれど5人で座っていたのにわたしの携帯だけが鳴りました。1時間後、わたしと夫と友達と、3人で一緒に食事をしている時、友達の電話にアラームがきました。それだけ。夫の電話にアラームは来ずじまい。そして、どこででも地震に関連した防災訓練は行われませんでした。何もなかったように座り続け、喫茶店の店員も、レストランのウェイターも、何もなかったように働いていました。

    Deprem tatbikatı yapacağız demek ile bu iş olmuyor. Sadece devlet değil, halk dahil daha ciddiye almaları gerekiyordu. Depremden sonraki kötü yönetim ile devlet eleştirildi fakat biz de hazırlıklı mıydık acaba? Evde afet çantası bulunuyor mu? Afet zamanında nereye gideceğimizi biliyor muyuz? Aile ile nasıl iletişim kuracağı konuşulmuş mu? Telefon kullanamazsak da birbirimizi bulmak için şurada olalım gibi bir bilgi paylaşım yapmış mıyız? 

 地震の防災訓練をすると言うだけでは何にもなりません。政府だけでなく、市民も含め、もっと真剣に考えなければいけなかったのです。地震後の国の運営の不手際が批判されましたが、私たち自身は備えができていたでしょうか? 家に防災バッグはありますか? 災害時にどこに行けばよいか知っていますか? 家族とのコミュニケーションの取り方について話し合いましたか?  電話が使えなくてもお互いを見つけるために何処にいようといった情報を共有していますか?

    Olacak mı olmayacak mı bilemediğimiz şeylere hazırlıklı olmak kolay bir şey değil tabi. Japonya'da bunca yıldır ''Nankai mega bindirme depremi'' olacağı binlerce kez uyarılıyor. Bu deprem 100 - 150 yılda bir oluyormuş. Ama daha olmadı. Buna ne kadar hazırlıklı olabiliriz, ben de biliyor değilim. Yine de ''Japonya batıyor'' gibi film izleyince hazırlıklı olmak zorunda diye de düşünüyorum. * Bu film, şu an Netflix'ta hem film, hem de anime filmi olarak yayında. 

 起こるか、起こらないか分からないことに対して備える、ということはもちろん簡単ではありません。日本では何年も前から南海トラフ地震が起こると何度も何度も警告されています。この地震は100年〜150年に一度起こるのだとか。けれど、まだ起こっていない。この地震に対してどれだけ備えられるのか、わたしだって知っているわけじゃない。それでも、「日本沈没」のような映画を見ると、備えなけばいけないと考えます。※この映画は現在Netflixで実写映画として、またアニメ映画としてコンテンツが上がっています。

* * * * * *

   Bu arada Türkiye'deki bu deprem ve alakalı haberler, Japonya'daki NHK sabah haberinde hemen hemen her gün çıkıyor. Sabah haber programında yaklaşık 8 - 9 ana haber mevcut ve onlarından bir tanesi, hatta bazen 3 tanesi Türkiye depremi ile alakalı. Depremden 1 ay geçen bugünkü sabah haberinde de yine Türkiye çıktı. Bu ilgi, Japonya'ya özel bir şey olduğunu düşünüyorum. Japonya da deprem bölgesi olup hep deprem ile mücadele eden ülke olduğu için Türkiye'deki bu felaketi uzak ülkedeki olay olarak görmüyor sanırım. 

 ところで、トルコにおけるこの地震に関連するニュースが、日本のNHKの朝のニュースでほぼ毎日取り上げられています。朝のニュース番組では大体8〜9の話題が提供されますが、そのうちの一つ、時には3つがトルコの地震に関連しています。地震から1ヶ月の今朝のニュースでもトルコが取り上げられていました。この関心は、日本に特有のものだと思います。日本もまた地震国であり、地震と闘ってきた国であるからこそ、トルコにおけるこの大惨事は、遠い国の出来事とは思えないのです。


   Bu ilgi, mümkün olduğu kadar uzun sürmesini istiyorum. Çünkü deprem felaketinin altından kalkınmak uzun sürüyor. 11 Mart 2011'de Japonya Tohoku bölgesinde deprem olmuştu, ve depremden daha çok tsunamiden dolayı büyük can kaybı oldu, bu seferki Türkiye depremi gibi oldukça geniş bölgede kasabalar yok olmuştu. 

 この関心が、なるべく長く続くように願っています。なぜなら地震の惨事から再び立ち上がるのには時間がかかります。2011年3月11日に日本の東北地方で地震が起き、そして地震よりも津波によって多くの命が失われました。今回のトルコの地震のように広範囲にわたって町が消えたのです。

   Geçen seneki araştırmada o deprem ve tsunami felaketinden hala 38000 kişi eve dönememiş durumda. O bölgenin ana sanayi balıkçılık fakat alınan balık hacmi depremden önce ile kıyasılarsa hala 3'te 2 imiş. Yani artık 12 sene geçiyor ama daha tam olarak eski hale dönemedi. 

   Türkiye'nin eski hale dönmesi ne kadar sürer bilmiyorum. Cumhurbaşkan, yine bir senede şu kadar ev yapacağız diye tutturuyor. Dile kolay da şimdi önemli olan sadece hız değil, sağlam olması. Ve hatalardan ders alıp aynı hata yapmamaya çalışmaktır. Cumhurbaşkana ikinci şans yok ama bundan sonra Türkiye'nin geleceğini düşünler, bu depremden ders almadan adım atmasın diliyorum. 

 去年の調査であの地震・津波被害から未だ38000人が避難した状態だとか。その地域の主な産業は漁業ですが、漁獲量は震災前の3分の2にとどまっています。 あれから12年も経つのに、まだ完全には回復していないのです。

 トルコがかつての状態を取り戻すのにどれほどかかるのかわかりません。大統領は1年でこれぐらい住居を作ると言い張っています。言うのは簡単ですが、いま大切なのは早急さだけでなく、しっかりと作られていると言うこと。そして間違いから学び、同じ間違いを犯さないようにすることです。大統領にはもはやチャンスはありませんが、今後トルコの未来を考える人たちはこの地震から学ばずして歩みを進めてはいけないと思います。



2022-10-03

2021'de en çok kullanılan kız ve erken isimleri / 2021年、女と男の赤ちゃん名前ランキング

     Geçtiği hafta sonu Ankara'dan arkadaşlarımız geldi ve sohbet ederken bir ara bebek isimleri konu oldu. Arkadaşıma göre son zamanlarda pek duyulmayan isimler popülermiş. Mesela onun erkek çocuğu Ahmet'in dışında başka Ahmet adlı çocuk yokmuş etraflarında. 

 先週末、アンカラから友だちが来ておしゃべりしている時に、ちょっと赤ちゃんの名前の話になりました。友だちによると最近はあまり聞いたことのない名前が人気なんだとか。たとえば彼女の息子くんアフメットの他にアフメットって名前の子はいないそうです、彼らの周りでは。

    2008'de Türkiye'de popüler isimler diye bir yazı paylaşmıştım (sadece Japonca olarak. Kusuruma bakmayın, o zamanlarda Türkçede yazı yazabilecek kadar Türkçe bilmiyormuşum!!!) O zamanlarda ''Ahmet'' ismi, popüler isimlerin 5. sırasındaydı. 

 2008年にトルコで人気の名前というブログを書きました。(日本語だけで。すみません、その頃はトルコ語で書けるほどトルコ語を知らなかったようです、わたし!!!)そのころ、アフメットという名前は人気ランキングの5位に入っていました。

    Ve merak ettim, son zamanlarda en çok tercih edilen isimler nedir diye. 

 それで関心が湧きました。近頃もっとも好まれる名前は何だろう、って。

    Bu senenin başında sosyal içerlik platformu Onediko'da paylaşılan bir habere göre: 2021 yılında Türkiye'de 1 milyon 47 bin 975 bebek dünyaya gelmiş (İçişler Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü verilerine dayalı bir bilgi) ve bebeklere konulan isimler de açıklanmış.

人口はトルコの2倍だけど、出生数は少ない日本。。。

 今年の最初にソーシャルコンテンツプラットフォームのOnedikoに掲載されたニュースによると、2021年にトルコでは1047975人の赤ちゃんが産まれたそう(内務省人口・国民総局のデータに基づいたもの)。そして、赤ちゃんにつけられた名前が発表されました。

    En çok kullanılan kız isimlerin birincisi Zeynep, ikincisi ise Elif - bunlar 2008'den değişmemiş. Ama üçüncüden sonra durum değişiyor: sırası ile Asel, Asya, Defne, Azra, Nehir, Zümra, Eylül ve Ecrin imiş.

 もっとも多い女の子の名前の1位はゼイネップ。2位はエリフーこれらは2008年と変わっていません。けれど、3位以下は変化があります。順にアセル、アスヤ、デフネ、アズラ、ネヒル、ズゥムラ、エイルゥル、エジリンだそう。

    En çok kullanılan erkek isimlerin birincisi Yusuf, ikincisi ise Alparslan - birincisi ise 2008'den değişmemiş ama ikincisi 2008'de ilk ona girmeyen isim. Ve sırası ile Miraç, Ömer Asaf, Eymen, Göktuğ, Ömer, Mustafa, Aras ve Ali Asaf imiş. 

 もっとも多い男の子の名前の1位はユスフ、2位はアルパルスランー1位は2008年と変わってないけれど2位は2008年の10位以内にも入っていない名前です。そして順にミラチ、オメル・アサフ、エイメン、ギョクトゥー、オメル、ムスタファ、アラス、アリ・アサフだとか。

2016・2017年の赤ちゃん名前ランキング

    Gerçekten pek duymadığım isimler var. Mesela kız isimlerine bakarsam Asel, Azra, Zümra'yı hiç duymamışım. Erkek isimleri ise Asaf ismini hiç duymamıştım. 

 本当にちょっと聞いたことのない名前が並んでいます。たとえば女の子の名前を見てみるとアセル、アズラ、ズゥムラなんてまったく聞いたことがありませんでした。男の子の名前ではアサフを聞いたことがありません。

トルコでは新生児の撮影プランも豊富!

İsimlerin anlamı ise şöyle:

名前の意味はこちら:

Zeynep: Peygamber Hz. Muhammed'in hanımlardan, aynı zamanda değer taşlar, mücevherler anlamını da taşıyor.

ゼイネップ:預言者ムハンマドの妻のうちの一人。同時に貴石、宝石の意味もある。

Elif: Arap alfabesinin ilk harf. 

エリフ:アラビア語アルファベットの最初の一文字。

Asel: Kur'an'da geçen bir kelimeymiş ve cenneteki bal ırmağı anlamındaymış.

アセル:コーランに出てくる言葉だそうで、天国に流れる蜜の小川の意味だそう。

Asya: Bildiğimiz Asya - dünyadaki en büyük kıta. Osmanlı döneminde ise değirmen anlamında varmış.

アスヤ:ご存知の通りのアジア。世界でもっとも大きな大陸。オスマン朝時代には風車の意味もあるとか。

Defne: Bir ağaç ismi. Her zaman yeşil, küçük çiçekli ve güzel kokulu ağaç olduğu için kullanılıyordur.

デフネ:ある木の名前(月桂樹)。常に緑で、小さな花を咲かせ、芳香を漂わせる木だから名前に使われています。

Azra: Medine'nin bir ismi. Sevgili, delinmemiş inci, üzerinde yürünmemiş kum gibi anlamlar da taşıdığına göre temiz, namuslu anlamında kullanılıyordur galiba.

アズラ:メディナ(メッカに次ぐイスラーム第二の聖地)の別名。親愛な、穴の開けられていない真珠、誰も歩いていない砂といった意味もあるので、清らか、倫理にふさわしい振る舞いをする人といった意味で使われているのでしょう。

Nehir: Bildiğimiz nehir - ırmak. Bu eskiden de vardı.

ネヒル:ご存知「川・河」。この名前は昔もありました。

Zümra: Arapça kökenli bir kelime ve cesur, yürekli, zeki, bilgili kadın, güzel, iyi - hiç böyle düşünmedim ama güzel anlam taşıyor!

ズゥムラ:アラビア語起源の言葉で、勇敢な、勇ましい、賢い、知識のある女性、美しい、良いーまったくこんな風に思ってなかったけれど、素敵な意味を持っています。

Eylül: Bilgiğiniz 9. ay. Fakat Eylül'de doğmamış Eylül'ü de tanıyorum ben :)

エイルゥル:ご存知の「9月」。けれど、9月生まれでないエイルゥルって子も知っています。

Ecrin: Yine Arapça kökenli bir kelime ve sevap anlamında kullanılmaktaymış, ve de Allah tarafından verilen hediye manasına da geliyormuş. 

エジリン:これもアラビア語起源の言葉で善行の意味で使われているよう。それとアッラーから贈られた贈り物、という意味もあるよう。

---

Yusuf: Hz. Yakub'un on iki oğlundan en küçüğü. 

ユスフ:聖ヤコブの12人の息子のうちの最年少。

Alparslan: Alp (Yüksek dağ) + arslan (Aslan), aynı zamanda Selçuk Türkleri'nin ikinci sultanın adı. 

アルプアルスラン:アルプ(高山)+アルスラン(ライオン)。同時に大セルジューク朝の第二代スルタンの名前。

Miraç: Arapça kökenli, yükselme, çıkma anlamına gelir. ''Miraç Kandili'nin ''Miraç''ı.

ミラチ:アラビア語起源。上昇、脱出の意味。ミラチ・カンディリの「ミラチ」。

Ömer: Yaşama, yaşayış, hayat, canlılık anlamında. 

オメル:生きること、生き方、人生、活力の意味。

Asaf: Peygamber Süleyman'ın veziri

アサフ:古代イスラエル第3の王ソロモンの宰相の名前。

Eymen: En meymenetli, en uğurlu anlamında. 

エイメン:もっとも幸運な、もっとも縁起の良いという意味。

Göktuğ: Eski Türk inanışlarından gelen bir sözlük, gökyüzü renginde, yani mavi anlamını taşmakta. Aynı zamanda tuğ sahibi, yani yönetme gücünü gökten almış kimse.

ギョクトゥー:古代テュルクの信心からくる言葉。空の色で、つまり青の意味。同時に称号の持ち主、つまり統治の力を天から与えられた者。

Mustafa: Seçilmiş, seçkin, Hz. Muhammed'in adlarından.

ムスタファ:選ばれた、際立った、ムハンマドの名前のひとつ。

Aras: Doğu Anadolu'dan doğarak Hazar'a döklen bir ırmak. 

アラス:東アナトリアから湧いてカスピ海に流れ込む川のひとつ。

Ali: Yüce, yüksek, kudretli, üstün anlamında.

アリ:偉大な、強靭な、優れたという意味。

2022-09-20

Bu enflasyon nereye kadar? / このインフレはどこまで続くの?

     2007 yılında Ankara'da TÖMER'de Türkçe öğrenirken 1 Türk lirası, hemen hemen 100 yen civarındaydı. Sonra 2009'da tekrar Ankara'ya geldiğimde 1 TL 60'e kadar düşmüştü. Ama o zamanlarda oturuyorum desem de kısa süreliydi ve piyasadaki fiyatlarını o kadar bakmıyordum.

 2007年にアンカラのトメルでトルコ語を学んでいる時、1リラはほぼ100円でした。その後、2009年に再度アンカラに来た時は、1リラは60円ぐらいに落ちていました。けれど、その頃は住んでいた、と言っても短期だったし、それほど市場の値段を見てはいませんでした。


    2010 yılının Kasım ayından beri Türkiye'deyim. Başta İzmir'de oturuyordum sonra Göcek'e taşındım. Şimdi ise biraz göçebe, yani mobil hayatımız var. Oturduğumuz yeri değiştirince fiyatların nasıl değiştiğini anlamak biraz güç oluyor ancak bu senenin başlarından Haziran ayı arasındaki fiyat dalgalanması sanırım Türkiye hayatımda en büyük farkı oluşmuştu. 
 2010年の11月からトルコにいます。最初はイズミルに住んでいました。それからギョジェキ(フェティエ市の一部)に引っ越して、いまはちょっとノマド、つまり移動する暮らしをしています。住んでいる場所が変わると価格がどんなふうに変わったのかを把握するのがちょっと難しいのですが、それでも今年の初めから6月のあいだの価格変動は、おそらくわたしのトルコ生活で最も大きな変化だったでしょう。

    Bir benzin fiyatından bahsedeyim. Ocak sonu, benim daha Japonya'ya gitmeden önce (kısa süreli memleket ziyareti) litresi 18 - 19 TL civarındaydı. Mayıs sonu Türkiye'ye döndüm, benzin fiyatı amanın 28 TL!! Tamam Rusya - Ukrayna arasında savaş çıktı, Türk lirası devamlı değerini kaybediyor ama 4 ayda 10 TL zam geldi ne demek??? Sonra bir arada benzin fiyatı düştü, Ağustos sonunda Balıkesir tarafına gittiğimizde 20 TL civarında!! Allah Allah yanlış mazot mu koydular? Neden bu kadar ucuz? (...diyorum ama yıl başından daha pahalı) Derken birkaç günde tekrar 24 - 25 TL civarına geldi fiyat. 
 ちょっとガソリン価格のことを話します。1月末、わたしがまだ日本へ行く前(短期帰省)にはリッター18〜19リラ程度でした。5月末にトルコに戻りましたが、ガソリン価格はナ、ナント28リラ。確かにロシアーウクライナ間で戦争が起きたり、トルコリラ安がずっと続いていましたが、4ヶ月で10リラも値上げとは??? その後、ちょっとガソリン価格が下がり、8月の最後にバルクエシルに行った時には20リラ程度でした。どういうことなのか? ディーゼルか何かを入れられちゃった? なんでこんなに安いの?(と言っても年初よりも高いんだけど)と言ってる数日のうちにまた価格は24〜25リラ近くになりました。

    Sebzelere bakalım: Eskiden, yani 7 - 8 sene önce diyelim, domates, kabak, patlıcan, salatalık, fasulye gibi günlük yemeklerde kullanılan sebzeler kilosu 3 TL civarındaydı sanırım. Sonra 5 TL'den az olan sebzeler yok oldu. Şimdi domatesler 15 - 20 TL, kabak, patlıcan 10 - 15 TL, salatalık da ucuz bulursam 8 TL, fasulye 15 - 20 TL filan. 
 野菜価格はというと。昔は、そうですね7〜8年前だと、トマト、ズッキーニ、茄子、きゅうり、豆といった日常的な料理に使う野菜は1キロ3リラぐらいでした、確か。それから5リラよりも安い野菜が見当たらなくなり、現在はトマトが15〜20リラ、ズッキーニや茄子も10〜20リラ、きゅうりは安い時には8リラ、豆は15〜20リラなどなど。
    Peynirler çok pahalılandı. Evde et yemediğimiz için (Eşim pescatarian) et fiyatlarını pek bilmiyorum ama mesela donmuş jumbo karides 1kg eskiden 50 TL civarında alıyordum, şimdiyse 350 - 400 TL. Japonya'da ''Kanikama'' olarak bilinen surimi de eskiden 15 TL civarındaydı, sonra 27 TL oldu ve ben burada yokken fiyatı fırlamış ve şimdi 70 TL civarında. Yani eskiden 100 TL alıp markete gidince sepeti doldurabiliyordum. Şimdi ise ancak 2 - 3 ürün alınca 100 TL oluyor. Nasıl bir enflasyon ise... 
 チーズ類はものすごく値上がりしました。家では肉を食べないため(うちのパートナーはペスカタリアン * 魚介類を食べる菜食主義者)お肉の値段はよく知らないのですが、例えば冷凍のジャンボ海老は1キロかつては50リラぐらいだったのが、いまは350〜400リラ。日本で「カニカマ」として知られるスリミもかつては15リラぐらいだったのに、その後27リラになり、わたしがトルコにいない間に価格がぶっ飛んでいまは70リラぐらい。昔は100リラ握ってスーパーに行ったらカゴいっぱいに買えたのに、今じゃわずか2〜3品買っただけで100リラ。どういうインフレなんだか、まったく。。。



    Japonya'da ünlü dondurma ''Garigari-kun'', 2016 yılında 10 yen zam yaptı - 25 senedir 60 yendi, 2016 yılında 70 yen oldu - ''10 yen (bugünkü kur ile hesaplarsam 1.28 TL) zam yaptık'' diye özür dilediği şirket reklamı, geçen sene tekrar dikkat çekti, yurtdışındaki medyalar da bundan bahsetti. Türkiye'de de sosyal medya arasında gündeme gelmişti.
    1970 yıllarında ortaya çıkan enerji krizinde Japonya'da da enflasyon olmuş ama ondan sonra pek enflasyon yaşanmadı. Daha doğrusunu söylersem ''Gizlilik Zam (fiyat aynı ama miktar azarılmış)'' yapılmamış değil, yine de Türkiye gibi enflasyon olmuyor.
 日本で有名なアイスクリーム「ガリガリくん」が、2016年に10円値上げし〜25年もの間60円だったのが、70円になった〜「10円(今日のレートで計算すると1.28リラ)値上げしたからと、謝罪する会社のCMは、去年再び注目を集め、海外のメディアなどでも取り上げられました。トルコでもソーシャル・メディア上でかなり話題になりました。
 1970年代に起こった石油ショックの際、日本もインフレは起こりましたが、それ以降大きなインフレはありませんでした。より正確に言うなら「ステルス値上げ(価格は同じだけれど、分量が減っている)」がされていない訳ではありません。それでもトルコのようなインフレにはなりません。

    Türkiye'de kiralık evde oturduğumuz zaman, bir sene geçince (sözleşme yenileme zamanı) ev sahibi bir şey demeden eşim %15 - 20 ev kirasını arttırıyordu. Ya ev sahibi bir şey demiyor, neden öyle bir şey yapıyorsun diye bayağı tartıştık ama bu Türkiye'de normal bir şeymiş. Çünkü enflasyon var - Türk lirası devamlı değerlini kaybediyor, euro veya yen olarak düşününce aslında artmıyor fiyat. Ama biz Türkiye'de yaşıyoruz ve maaş o derece yükselmiyor!!
 トルコで賃貸で住んでいるとき、1年経つと(契約の更新時)大家さんが何も言わなくても、わがパートナーは15〜20%の賃上げを自分からやってました。大家さんが何にも言わないのになんでこんなことするの?と、かなり言い合いをしたことがあるのですが、これはトルコでは当たり前のことらしく。と言うのも、インフレがあるから。トルコリラは継続的に価値を失っているから、ユーロや円で考えると、実際には上がってないんですけどね。それでも、わたしたちはトルコで住んでいるんだし、給料は同じようには上がらない!

    Biz Göcek'te 7.5 sene oturduk. İlk başta ev kirası 650 TL idi. Ve son yılda ödediğimiz kira 2000 TL idi. 3 kat!! Ama bu iyi bir fiyattı. En son ev sahibi bizim evden çıkmamızı istedi. Çünkü biz oturmaya devam edince kirasını çat diye 2 kat yapamıyor, o yüzden eski kiracı çıkarıp yeni kiracı alıyor - bu Türkiye'de oldukça yaygın bir şekilde yapılan bir şey. Sonra aynı Göcek'te bulduğumuz evin kirası 4000 TL idi. 
 わたしたちはギョジェキで7年半住み、最初の家賃は650リラでした。最後の年に払っていた家賃は2000TL。3倍! でも、これは良心的な価格でした。最後に大家さんはわたしたちに出て行ってほしいと通告。なぜなら、わたしたちが住み続けると家賃を一気に2倍にできません。だから、古い間借り人を追い出し、新しい間借り人を探す。これはトルコではかなり広く、当たり前のように行われていることです。あとで、同じギョジェキで見つけた家の家賃は4000TLでした。

    Bu kışın İzmir'de oturmayı planlıyoruz. 2014 yılında İzmir'den ayrıldıktan sonra ilk defa orada oturacağız. Neler değişti, neler değişmedi, haydi bakalım... 
 この冬はイズミルに住む予定です。2014年にイズミルを離れてから初めて、またそこに住みます。何が変わり、何が変わらなかったのか、さぁどうなることでしょう?

    Bu arada Japonya ne güzel ülke, enflasyon yok anlamında yazmadım bu yazıyı, yanlış anlamayın!! Japonya'da başka bir sorun var: Enflasyon olmuyor olabilir ama Japonya'da son 20 - 30 senede maaş artmadı. Hatta düşmüş bile olabilir. 1970 yıllarından 1990 yıllarına kadar Japonya'da ''100 milyon nüfusu orta sınıfı'' kavram yaygındı ve herkes ''orta sınıf'a bağlı olduğunu düşünürdü fakat, bu yıkıldı. Millet para kazanmıyor → Kazanmayınca evlenmiyor, çocuk istenmiyor → Milletin satın alma gücü düşüyor → Şirketler mal satamıyor → Millet para kazanamıyor gibi olmusuz spiral bağlantıları içinide dönüyor şu an... 
 ところで、日本はなんて素敵な国なんだ、インフレもないし、という意味でこの回を書いた訳ではありません、どうか誤解しないでください。日本では他の問題があります:インフレは起こってないけれど、日本では直近20〜30年で給料が上がりませんでした。それどころか減ってさえいる。1970年から1990年代まで、日本では「一億総中流」という考えが主流で、みんなが「中流」に属していると思っていました。ところがこれが崩壊したのです。国民はお金が稼げない→稼げないんじゃ結婚しないし、子どもも作らない→国民の購買力減退→会社は商品を売れない→国民はお金が稼げない、と言った負のスパイラルリンクに陥っているのです...。