先日、あるトルコ人の友達と話していて、宿題をやるのを忘れた時に一番よく使われる言い訳に話が及びました。ちょっと考えてみたけれど、まったく思い浮かばず(もともといつも宿題をする良い生徒でしたから :-D 少なくとも、小学校のときは……)。思うに、日本では言い訳なんてふつう使われない。ただ恥ずかしげに忘れたことが告げられる。トルコはというと「停電だったんです、先生」が一番よく使われる言い訳だった、と友達は説明しました。
Şimdi de o bahane geçerli olup olmadığını bilmiyorum, eskisine göre o kadar sık sık elektrik kesilmiyordur artık. Ama Japonya'yla kıyasla elektrik kesilme ihtimali daha çok yüksek. Çünkü Japonya'da artık elektrik kesilmiyor. Olsa da yılda bir kez olabiliyor. (wikipedia'ya göre 2001-2002 yılında Japonya'da sadece 9 dakika elektrik kesilmiş, ABD'de 73 dakika, İngilitere'de 63 dakika, Fransa'da 53 dakika bulunduğu halde.)
現在もこの言い訳が有効なのか知りません。昔に比べればそれほど頻繁に停電は起こっていないでしょう。けれど、日本に比べれば停電の可能性はもっと大きい。というのも、日本ではもう停電が起こらないから。あっても年に1回あるかないか。(ウィキペディアによると2001-2002年に日本ではわずか9分の停電があったとか。アメリカで73分、イギリスで63分、フランスで53分起こっているにも関わらず)
2009 yılı Ankara'da kaldığımda (yani 9 aylık sürede) en azından 10 kereden daha fazla elektrik kesildi. Kimi zaman 5 dakikada düzeltiliyordu, kimi zaman ise 2 saatten fazla karanlıkta kalıyorduk. Bir kez akşam yemeğine mantı yaparken elektrik kesildi, karanlıkta mum yakarak mantı yapmaya devam ettik. Sayesinde unutulmaz bir gece oldu, o mantının da ayrı tadı oldu.
2009年にアンカラに滞在した際(9ヶ月の間で)、少なくとも10回以上停電がありました。あるときは5分で復旧したし、あるときは2時間以上も暗闇のなかで過ごしました。一度、夕食にマントゥを作っているとき停電し、暗闇でろうそくを灯しながらマントゥを作り続けました。おかげで忘れることのできない夜になり、あのマントゥの味も格別なものになりました。
Bazen elektrik kesilmesi de iyi olur.
Arkadaşım anlattı, elektrik kesildiği zaman babası ona çarpım tablosunu sorarmış, sonra onun anıları anlatırmış... yani elektrik kesilme zamanı sohbet zamanı olurmuş.
Bir de mum yaktığında başka bir hava oluşuyor. sanki yazın sahilde kamp ateşi yakılmış gibi... herşey durur, televizyondan ses gelmez, radiyodan ses gelmez, böyle sessizlik içinde kalınca insan kendisinden birşey anlatmaya başlıyor.
ときには停電も良いものです。
友達が話してくれました。停電した時にはお父さんが彼に掛け算の練習をさせ、そのあとお父さんの思い出話をしてくれたって。つまり、停電の時間はおしゃべりの時間になったのです。
それに、ろうそくを灯すとまた違った雰囲気が生まれます。まるで夏の浜辺でキャンプファイアをしているような……、すべてが止まる。テレビの音もせず、ラジオの音もせず、そうした静寂のなかにいると人は自分について何かを語りだします。
Ben de hatırladım, çocukken elektrik kesildiğinde ailece sohbet ettiğimizi. benim hatırlamadığım olayları anlatıyordu, mesela ‘’sen balığın gözlerini yemeyi seviyordun.’’ ‘’sen yemek masasında mayonez dağıttın.’’ ‘’bebekken gece uyumadığından seni arabaya bindirdik, arabada iyi uyuyordun.’’ falan filan...
わたしも思い出しました。子どもの頃、停電のときに家族でおしゃべりしたことを。わたしの覚えていないことを話してくれました。たとえば「お前は、魚の目を食べるのが好きだったんだ」とか「お前は、食卓にマヨネーズをぶちまけた」とか「赤ちゃんのとき、夜寝ないときにはお前を車に乗せた。車ではよく寝たんだ」とか……。
Bir de şunu hatırlıyorum. Japonya’da gök gürültüsü olduğunda göbeğini saklaması gerektiğini söylenir. Sanırım gök gürültülü fırtına olduktan sonra sıcaklık aniden düşer ki çocuklar çurçıprak olunca üşüyebilir, karın ağrısı olabilir diye göbeğini saklaması gerektiği, yani üstüne birşey giymesi gerektiği söylenmiş. Neyse annemler öylece bizi korkutuyordu her zaman.
O gün de elektrik kesildi, uzaktan gök gürültüsünün sesi yaklaşıyordu. Babam bana ‘’Göbeğimi gösterirsem gök gürültüsü benim göbeğimi alır’’ deyip tşörtünü açarak göbeğini gösterdi. Ben ise inanmamış gibi davrandım ama korkuyordum, babamın göbeğini alırsa ne yapacağım diye. Bir gök gürültüsünün sesi çıktığında onun tşörtünü çekip göbeğini sakladım. Babam kahkaha attı. Ben ise inanmamış gibi davrandığım halde öylesine davrandığım için utandım ama göbeği alınmadığından çok rahatladım.
もうひとつ、これを覚えています。日本では雷が鳴るとおへそを隠せと言われます。おそらく雷雨の後は急に気温が下がるので、子どもたちが裸でいると風邪を引いたり、お腹が痛くなったりするからおへそを隠せ、つまり上に何かを着る必要があると言われたのでしょう。とにかく、親はそういっていつも私たちを怖がらせたのです。
その日も停電で、遠くから雷の音が近づいてきていました。父がわたしに「おへそを見せたら、雷が父さんのへそを取ってしまうぞ」と言ってシャツをまくり上げ、おへそを出したのです。わたしは、信じていないようなそぶりをしながらも恐れていました、父のおへそが取られたらどうしようと。雷の音がしたとき、わたしは父のシャツを引っ張っておへそを隠しました。父は笑いました。わたしは信じないようなそぶりをしたにも関わらずそんなふうに振る舞ったことでバツの悪い思いをしつつも、おへそが取られなかったことで胸を撫で下ろしたのでした。
Artık çocuk değilim ama elektrik kesilirse ailemle ne konuşuruz acaba..? Televizyon yok, internet yok, karanlıkta mum yakarak biz ne konuşuruz...
もう子どもではないけれど、停電になったら家族とどんな話をするのでしょう。テレビもなく、インターネットもない。暗闇でろうそくを灯しながら、わたしたちは何を話すのでしょう。
Şimdi de o bahane geçerli olup olmadığını bilmiyorum, eskisine göre o kadar sık sık elektrik kesilmiyordur artık. Ama Japonya'yla kıyasla elektrik kesilme ihtimali daha çok yüksek. Çünkü Japonya'da artık elektrik kesilmiyor. Olsa da yılda bir kez olabiliyor. (wikipedia'ya göre 2001-2002 yılında Japonya'da sadece 9 dakika elektrik kesilmiş, ABD'de 73 dakika, İngilitere'de 63 dakika, Fransa'da 53 dakika bulunduğu halde.)
現在もこの言い訳が有効なのか知りません。昔に比べればそれほど頻繁に停電は起こっていないでしょう。けれど、日本に比べれば停電の可能性はもっと大きい。というのも、日本ではもう停電が起こらないから。あっても年に1回あるかないか。(ウィキペディアによると2001-2002年に日本ではわずか9分の停電があったとか。アメリカで73分、イギリスで63分、フランスで53分起こっているにも関わらず)
2009 yılı Ankara'da kaldığımda (yani 9 aylık sürede) en azından 10 kereden daha fazla elektrik kesildi. Kimi zaman 5 dakikada düzeltiliyordu, kimi zaman ise 2 saatten fazla karanlıkta kalıyorduk. Bir kez akşam yemeğine mantı yaparken elektrik kesildi, karanlıkta mum yakarak mantı yapmaya devam ettik. Sayesinde unutulmaz bir gece oldu, o mantının da ayrı tadı oldu.
2009年にアンカラに滞在した際(9ヶ月の間で)、少なくとも10回以上停電がありました。あるときは5分で復旧したし、あるときは2時間以上も暗闇のなかで過ごしました。一度、夕食にマントゥを作っているとき停電し、暗闇でろうそくを灯しながらマントゥを作り続けました。おかげで忘れることのできない夜になり、あのマントゥの味も格別なものになりました。
Bazen elektrik kesilmesi de iyi olur.
Arkadaşım anlattı, elektrik kesildiği zaman babası ona çarpım tablosunu sorarmış, sonra onun anıları anlatırmış... yani elektrik kesilme zamanı sohbet zamanı olurmuş.
Bir de mum yaktığında başka bir hava oluşuyor. sanki yazın sahilde kamp ateşi yakılmış gibi... herşey durur, televizyondan ses gelmez, radiyodan ses gelmez, böyle sessizlik içinde kalınca insan kendisinden birşey anlatmaya başlıyor.
ときには停電も良いものです。
友達が話してくれました。停電した時にはお父さんが彼に掛け算の練習をさせ、そのあとお父さんの思い出話をしてくれたって。つまり、停電の時間はおしゃべりの時間になったのです。
それに、ろうそくを灯すとまた違った雰囲気が生まれます。まるで夏の浜辺でキャンプファイアをしているような……、すべてが止まる。テレビの音もせず、ラジオの音もせず、そうした静寂のなかにいると人は自分について何かを語りだします。
Ben de hatırladım, çocukken elektrik kesildiğinde ailece sohbet ettiğimizi. benim hatırlamadığım olayları anlatıyordu, mesela ‘’sen balığın gözlerini yemeyi seviyordun.’’ ‘’sen yemek masasında mayonez dağıttın.’’ ‘’bebekken gece uyumadığından seni arabaya bindirdik, arabada iyi uyuyordun.’’ falan filan...
わたしも思い出しました。子どもの頃、停電のときに家族でおしゃべりしたことを。わたしの覚えていないことを話してくれました。たとえば「お前は、魚の目を食べるのが好きだったんだ」とか「お前は、食卓にマヨネーズをぶちまけた」とか「赤ちゃんのとき、夜寝ないときにはお前を車に乗せた。車ではよく寝たんだ」とか……。
Bir de şunu hatırlıyorum. Japonya’da gök gürültüsü olduğunda göbeğini saklaması gerektiğini söylenir. Sanırım gök gürültülü fırtına olduktan sonra sıcaklık aniden düşer ki çocuklar çurçıprak olunca üşüyebilir, karın ağrısı olabilir diye göbeğini saklaması gerektiği, yani üstüne birşey giymesi gerektiği söylenmiş. Neyse annemler öylece bizi korkutuyordu her zaman.
O gün de elektrik kesildi, uzaktan gök gürültüsünün sesi yaklaşıyordu. Babam bana ‘’Göbeğimi gösterirsem gök gürültüsü benim göbeğimi alır’’ deyip tşörtünü açarak göbeğini gösterdi. Ben ise inanmamış gibi davrandım ama korkuyordum, babamın göbeğini alırsa ne yapacağım diye. Bir gök gürültüsünün sesi çıktığında onun tşörtünü çekip göbeğini sakladım. Babam kahkaha attı. Ben ise inanmamış gibi davrandığım halde öylesine davrandığım için utandım ama göbeği alınmadığından çok rahatladım.
もうひとつ、これを覚えています。日本では雷が鳴るとおへそを隠せと言われます。おそらく雷雨の後は急に気温が下がるので、子どもたちが裸でいると風邪を引いたり、お腹が痛くなったりするからおへそを隠せ、つまり上に何かを着る必要があると言われたのでしょう。とにかく、親はそういっていつも私たちを怖がらせたのです。
その日も停電で、遠くから雷の音が近づいてきていました。父がわたしに「おへそを見せたら、雷が父さんのへそを取ってしまうぞ」と言ってシャツをまくり上げ、おへそを出したのです。わたしは、信じていないようなそぶりをしながらも恐れていました、父のおへそが取られたらどうしようと。雷の音がしたとき、わたしは父のシャツを引っ張っておへそを隠しました。父は笑いました。わたしは信じないようなそぶりをしたにも関わらずそんなふうに振る舞ったことでバツの悪い思いをしつつも、おへそが取られなかったことで胸を撫で下ろしたのでした。
Artık çocuk değilim ama elektrik kesilirse ailemle ne konuşuruz acaba..? Televizyon yok, internet yok, karanlıkta mum yakarak biz ne konuşuruz...
もう子どもではないけれど、停電になったら家族とどんな話をするのでしょう。テレビもなく、インターネットもない。暗闇でろうそくを灯しながら、わたしたちは何を話すのでしょう。